Bütünlük Yasaları
İnsan, Allah'ın ve evrenin bir parçası olduğundan, bir tümün parçası gibi tüme can atıyor. Newton, maddi varlıklar için çekim gücünü keşfetmiştir. Ama bu kural enerji, bilgilendirme yapısı gibi bilinen canlı varlıklara da tesir ediyor.Bütün canlı varlıklar yaratılıştan bir bütündür, insan da o bakımdan tam bir gerçeklikte yaşadığından dolayı
öyledir. Fakat insan zihni dünyayı bölmüş, bütünlüğü bozmuştur. Bu yüzden insan, yaşamı boyunca bu bütünlüğe
kavuşmaya can atıyor.
Dinde bu Allah 'a kavuşma çabası
olarak bilinir. Bu, bütün insanları birleştirir. Sadece insanları değil, bütün dünyadaki varlıkları da sadece "insani"
dünyada değil, başka dünyalarda da, aslında bütün evrende de birleştirir.
Bundan şöyle anlaşılır, herkesin son varış yeri tektir fakat yolları farklıdır. Parça, tüme can atıyor. Ruh, Allah'a can atıyor. Kaynaktan uzak kalmak kimseye huzur vermiyor. İnsan, içgüdüsüyle bunu hissediyor ve tüme doğru can atıyor.
Hayatımızda bu durum ruhsal huzur,
mutluluk, zevk arayışı gibi görünüyor. İnsan sonsuz ve
üstün mutluluğa kavuşmak için evrensel şeylere, bütünlüğe can atıyor. İnsan bazen bunu; paranın, yemeğin, bir
takım şeylerin, eğlencenin, seksin, ilişkilerin yardımı ile
unutmak istiyor.
Zaman geçtikçe bütün bunların yoksunluğunun acısını yaşıyor. Yaşlanınca da yaşamın insana esas
verilme nedenini, yaşamın anlamını kaçırdığından içini sızlatan bir hisse kapılıyor. Heyhat! Eski gücü artık kalmamıştır.
Yaşam ve idrak, insana yaşamı boyunca kendisini zenginleştirmesi ve evrensel tekamül sürecine büyük katkıda
bulunması için vertlmiştir. "Yaşamın anlamı ve belirlenen
görevi nedir?" Daima sorulan bu sorunun cevabı da bundadır.
Her bir insanın bilinçaltı, yaşamın esas işlevini ve
temel amacını yerine getirir. Bu, dünyada yaşamak ve
kendi gerçeklik model inin esas gerçekliğe uygun olması
için çaba göstermektir.