Bir Teknolojinin Yaşam Döngüsü

Teknolojinin Yaşam Döngüsü

1. Öncü aşamada, o teknolojinin ön koşulları görülür, hayalperestler bu unsurların bir araya gelişini zihinlerinde canlandırabilirler.ancak, düşler yazıya dökülse bile düşlemekle icat etmeyi aynı şey olarak görmeyiz. akla oldukça yatkın uçak ve araba resimleri çizmiş olmakla birlikte leonardo da vinci'nin bunları icat ettiği düşünülmez.

2. Kültürümüzde epeyce değer verilen sonraki aşama, icat aşaması, bazı yönlerden uzun süren doğum sancılarından sonra gerçekleşen, doğuma benzer çok kısa bir aşamadır. mucit burada merakı bilimsel beceriyle, kararlılıkla, çoğunlukla da bir miktar şovmenlikle harmanlayarak, yöntemleri yeni bir biçimde birleştirir ve yeni teknolojiyi hayata geçirir.

3. Sonraki aşama, icadın, üzerine titreyen koruyucularca mucidin kendisi de bunlar arasında olabilir korunduğu ve desteklendiği gelişme aşamasıdır. bu aşama çoğunlukla icat aşamasından daha kritiktir; icadın kendisinden daha önemli olabilecek ek yaratılar söz konusu olabilir. birçok usta, el emeğiyle en ince ayrıntısına kadar çalışarak atsız araba yapmıştır ama otomobilin tutunup gelişmesini sağlayan, henry ford'un getirdiği seri üretim yeniliğidir

4. Dördüncü aşama olgunluk aşamasıdır. evrim sürse de artık teknolojinin kendine ait bir hayatı vardır, toplumun bir parçası olarak yer edinmiştir. yaşamın dokusuna öylesine örülmüş olabilir ki bazı gözlemciler bunun sonsuza kadar var olacağını düşünebilirler.

Bu durum, benim boş iddiacıların aşaması olarak nitelendirdiğim sonraki aşamaya geçildiğinde ilginç bir drama neden olur.

5. Burada bir anda ortaya çıkıveren bir gelişme önceki teknolojiyi gölgede bırakmakla tehdit eder. bunun heveslileri, zamanından önce zafer öngörülerinde bulunurlar. yeni teknoloji üzerine düşünüldüğünde, belirgin bazı yararlar sağlamakla birlikte, bazı kilit işlev ve nitelik ögelerinden yoksun olduğu anlaşılir. yerleşik düzeni yerinden oynatmayı gerçekten başaramadığında da, teknolojinin tutucuları bunu önceki yaklaşımın gerçekten de sonsuza kadar yaşayacağının kanıtı sayarlar.

6. Yaşlanmakta olan teknoloji için bu çoğunlukla kısa ömürlü bir başarıdır.genellikle bundan kısa süre sonra başka bir yeni teknoloji, önceki teknolojiyi modası geçmiş teknolojiler arasına kaydırmayı başarır.teknoloji, yaşam döngüsünün bu bölümünde adım adım gerileyerek kıdem yıllarını sonuna kadar yaşarken, temel amacı ve işlevi de artık daha etkin bir rakibin alanına girmiştir.

7. Yaşam döngüsünün yüzde 5'i ile lO'u arasındaki bir dilimi kapsayan bu aşamada teknoloji, sonunda faytonun, klavsenin, vinil plağın ve mekanik daktilonun yaptığı gibi antikalar arasındaki yerine çekilir.on dokuzuncu yüzyılın ortalarında,

Leon Scott de Martinville'in ses titreşimlerinin dalga boylarını görsel olarak kağıda yazan fonotograf aygıtı da dahil, gramofonun birkaç önceli çıktı. Ama tüm unsurları birleştirerek, sesi hem kaydedip hem üretebilen ilk aygıtı 1877 yılında Thomas Edison buldu.

Gramofonun ticari olarak geçerli olması için biraz rötuş gerekiyordu.columbia şirketi 1949 yılında ilk 33 devirli uzunçaları (LP) ve RCA Victor şirketi 45 devirli plağı piyasaya çıkardığında artık tam gelişmiş bir teknoloji haline gelmişti.

Bu örnekteki boş iddialar, l960'larda piyasaya çıkıp l970'lerde popüler olan kaset teyple geldi.ilk heveslileri, kaset teybin küçük olması, üzerine yeniden kayıt yapılabilmesinin, görece daha çok yer kaplayan ve çizilebilen plağı piyasadan silmesine yol açacağını düşündüler.

Öne çıkan onca avantajına karşın kasetler rastgele erişim özelliği taşımazlar, kendine özgü biçimlerde bozulmaya yatkındırlar ve sesi doğal olarak kaydedemezler.öldürücü darbe kompakt diskten (CD) geldi. CD'nin hem rastgele erişim sağlaması hem de insanın işitme sisteminin sınırlarına yakın bir kalite düzeyi sunmasıyla, plak zamanını çabucak doldurmuş oldu.

Hala üretilmekle birlikte, bundan hemen hemen 1 30 yıl önce edison'un dünyaya getirdiği teknoloji artık antikalar arasındaki yerini almış durumda.yeniden üretimiyle etkin biçimde uğraştığım bir teknoloji alanı olan piyanoyu ele alın.

On sekizinci yüzyılın başlarında bartolommeo cristofori, o dönemde popüler olan klavsene bir dokunma tepkisi özelliğini, yorumcunun dokunma şiddetine göre notanın ses gücünü çeşitlendirebilme yeteneğini eklemenin yollarını arıyordu.

Gravicembalo col piano e forte pes ve güçlü sesli klavsen adını verdiği icadı başarıyı hemen yakalayamadı.stein'ın viyana etkisi ile zumpe'nin İngiliz etkisi de dahil sonradan yapılan rötuşlar piyanonun rakipsiz tuşlu çalgı olarak yerleşmesini sağladı.

Alpheus Babcock tarafından 1825 yılında patenti alınan tam dökme demir iskeletin geliştirilmesiyle de piyano olgunluğa erişti, o günden beri de ancak çok ince bazı ayarlar yapıldı.buradaki boş iddialar ise, l980'lerin başında ortaya çıkan elektrikli piyanoydu.

Elektrikli piyano çok daha fazla işlevselliğe sahipti.akustik piyanonun tek piyano sesine kıyasla elektrikli piyano düzinelerce çalgının sesini verip kullanıcıların aynı anda tüm bir orkestrayı seslendirmelerini sağlayan sıralayıcıyı, otomatik vokali, klavye kullanma becerilerini öğreten eğitim programlarını ve birçok başka özelliği sunmaktaydı.

Sahip olmadığı tek özellik kaliteli bir piyanonun sesiydi. bu önemli kusurla birinci kuşak elektronik piyanoların neden olduğu başarısızlık, elektroniğin piyanonun yerini asla tutamayacağı düşüncesinin yaygınlaşmasına neden oldu.

Ancak, akustik piyanonun zaferi kalıcı olmayacaktır.çok daha kapsamlı özellikleri ve fiyat performansıyla sayısal (dijital) piyanolar, evlerdeki akustik piyanoların eriştiği satışları çoktan aşmış bulunuyor.birçok gözlemci, sayısal piyanonun çıkardığı piyanonun ses kalitesinin, doğrudan akustik piyanonun sesine eşit ya da daha iyi olduğunu düşünmektedir.

Konser piyanoları ile lüks kuyruklu piyanolar bunlar pazarın küçük bir bölümünü oluşturur dışında akustik piyano satışları düşmektedir.