Zihninizle Başa Çıkmak
Zihniniz ne yaratırsa, evrene gerçekleşmek üzere o mesaj gönderilir zihniniz korkuyla doluysa, gerçekleşecek olan korktuğunuz şeydir korktuğum başıma geldi zihniniz çok basit çalışır onu küçük bir çocuğa benzetebilirsiniz.
Bakın, çalışma prensibinin basitliğini şöyle açıklayayım ne söylerseniz onu anlar mecaz bilmez ne söylerseniz ona inanır, onu %100 gerçek kabul eder, beyninize ve evrene o mesajı gönderir şakadan anlamaz olumsuzluk ekini yok farz eder sondan başa doğru gidersek, olumsuzluk ekini yok farz etmesi şöyle olur.
Siz yarın yağmur yağmasa dersiniz o yarın yağmur ve yağmak mesajını alır ve evrene o şekilde gönderir hani beyaz tavşanı düşünme dediklerinde, daha önce hiç de aklınızda beyaz tavşan falan olmadığı halde bir türlü aklınızdan çıkmaz ya, öyle birşey oysa ki, yarın yağmur yağmasa yerine, yarın hava nasıl olsun’un cevabını versek hiç sorun olmayacak.
neyin olmasını istediğinizi belirtmek garsona bana makarna getirme diye sipariş verdiniz mi hiç ne
getirsin çok zeki değilse, cümlenizin sonunu dinlemediyse veya dile
yeterince hakim değilse, makarnayı duyar duymaz, onu not edecek ve onu
getirecek. Bakın, çalışma prensibinin basitliğini şöyle açıklayayım ne söylerseniz onu anlar mecaz bilmez ne söylerseniz ona inanır, onu %100 gerçek kabul eder, beyninize ve evrene o mesajı gönderir şakadan anlamaz olumsuzluk ekini yok farz eder sondan başa doğru gidersek, olumsuzluk ekini yok farz etmesi şöyle olur.
Zihninizle Nasıl Başa Çıkacaksınız |
Siz yarın yağmur yağmasa dersiniz o yarın yağmur ve yağmak mesajını alır ve evrene o şekilde gönderir hani beyaz tavşanı düşünme dediklerinde, daha önce hiç de aklınızda beyaz tavşan falan olmadığı halde bir türlü aklınızdan çıkmaz ya, öyle birşey oysa ki, yarın yağmur yağmasa yerine, yarın hava nasıl olsun’un cevabını versek hiç sorun olmayacak.
Evren de, böylece,
ne yapacağını bilecek yarın hava kuru olsun yarın hava bulutsuz
olsun yarın hava güneşli olsun yarın hava sabah yağmurlu, öğlen
bulutlu, öğleden sonra da güneşli olsun her neyse ama şöyle
olmasın, böyle olmasın değil.burada uygulanacak
ilk kural neyin olmasını istemediğiniz değil
Zekiyse, söylediklerinizi çok iyi anladıysa ve çok iyi bir garsonsa bile, kendi canının istediğini getirecek. Belki ıspanaklı pizza, ama siz ıspanak sevmezsiniz gelelim ikinci şıkka zihin şakadan anlamaz her beceremediğiniz iş için, “ah ne kadar aptalım” deme alışkanlığındaysanız, bilin ki
yavaş yavaş, aptal olduğunuza olan inancınız kuvvetlenecektir.
Artık siz söylemediğinizde de, zihniniz “ee aptalsın ya..” diye size hatırlatacak, hatta “aptalsın, sen yapamazsın” diye pekçok yapabileceğiniz şeye engel olacaktır. Ne söylerseniz onu %100 gerçek kabul eder siz inanarak başım ağrıyor” dediğinizde, beyninize hissettiğiniz şeyin kesin olarak başağrısı olduğu mesajı gönderiliyor- çünkü siz o etiketi yapıştırdınız- ve beyin de gerekli tepkiyi veriyor.
Başınız ağrırken bile ikna edici şekilde “yok birşeyim” derseniz, yani baş ağrısını umursamaz, üzerinde durmaz, başka işlerle ilgilenirseniz (enerjiyle beslenmemesi durumu) gerçekten de daha az ağrı duyuyorsunuz. Hani annesi “hastasın sen” deyince, hasta olduğuna inanıp yatağa giren ve kendini halsiz hisseden çocuk misali... Bununla ilgili inanılması zor iki örneğim var, ki ikincisini bizzat yaşayan kişinin ağzından dinledim; gerçekliği konusunda hiç tereddütüm yok.
Birinci hikayede, adam frigorifik kamyonlardan birinin içinde kapalı kalıyor.hani şu derin donduruculu kamyonlardan deli gibi bağırıyor, çağırıyor, kapıları yumrukluyor; duyan yok donmamak için hopluyor zıplıyor, nafile ertesi sabah ölmüş olarak bulunuyor.
Buraya kadar üzücü olsa da ilginç bir durum yok, değil mi?
İlginç olan şu ki, kamyonun dondurucusu çalışır durumda değilmiş! Adam
havasızlıktan veya korkudan kalp krizi geçirip ölmemiş; ölüm nedeni donarak ölme ikinci hikaye de benzer bir durumu anlatıyor.
Şöyle bir spor kafilesi yurt dışında bir turnuvaya gidiyor.
Kaldıkları otelde odalarının kapısının hemen yanına, istedikleri kadar
kullanmaları için meşrubatla dolu bir buzdolabı konmuş. Sporcular da her
akşam odalarına giderken buradan meşrubat alıp içiyorlar. Onlar içtikçe
yenileri konuyor.
Final maçı da oynanıp bittikten sonra, akşam odalarına dönerken bir
bakıyorlar ki buzdolabı bira dolu.
Hazır maçlar da bitmiş, ertesi gün geri dönülecek; sporcular biraları çantalarına dolduruyorlar ve sabaha kadar odalarında parti yapıyorlar.saatler ilerledikçe kimi sarhoş olup sızıyor, kiminin midesi rahatsızlanıyor, kiminin başı dönüyor; sarhoş olmayan tek bir kişi bile kalmıyor.sabaha doğru hepsi uyuyor; uyandıklarında bir fark ediyorlar ki, içtikleri biralar alkolsuzmuş.
Şimdi buna ne diyorsunuz zihnin yanılması değil de nedir bu acaba tam tersi de yapılabilir mi
yani, alkollü birayı alkolsüz zannedip, içip içip etkilenmemek belki de denemeye değer.hipnoz altındaki birinin, kızgın demir olduğuna inandırıldığı madeni para koluna değdirildiğinde
Kolunda birinci derecede yanık oluşması, hatta sonra tekrar hipnoz altında gerçek söylendiğinde yaranın geçmesi gibi benzer olaylar da çeşitli çalışmalarda mevcut.bu konulara ilgi duyanlarınız varsa, bir seminerine katılıp, şahsen tanışma şansı da yakaladığım Dr. Brian Weiss'ın kitaplarını öneririm.
Durum böyleyken, zihnimize hep olumlu mesajlar vermemizin önemi de daha net görülüyor
Yapamam” dediğinizde yapamıyorsunuz. “Hasta oluyorum” dediğinizde hasta oluyorsunuz.
Üşüdüm” dediğinizde üşüyorsunuz". Akşamları kahve içersem uyuyamam" diyorsanız, gerçekten de uyuyamıyorsunuz; halbuki pek çok kişi hem kahveyi içiyor, hem de mışıl mışıl uyuyor.
Öyleyse söylemeyin, hatta düşünmeyin bile! Çok soğuk bir yerde askerliğini yapan bir tanıdığım vardı, uzakdoğu felsefesine meraklı; “bölükte tek hasta olmayan bendim” demişti; “hep havanın ne kadar sıcak olduğunu hayal ettim”.. Ve mecazi cümleler konusu: Zihnin çalışma biçimini çocuğun düşünme şekliyle bir tutarsanız, daha kolay başa çıkabilirsiniz.
Biz yetişkinler yapamayacağımız veya yapmayı detaylı olarak düşünmediğimiz pek çok şeyi kolayca söylüyor, taahhüt ediyoruz. Ama çocuklar, ne söylerlerse onu demek istiyorlar ve tıpkı zihnimiz gibi, ne söylenirse onu anlıyorlar. Tıpkı çocuklarımıza olduğu gibi zihnimize de gereksiz korkuları, inançları ve düşünce kalıplarını aşılamaktan kaçınmamız gerekir.
Kim çocuğuna tam yatağına girerken “Ya gece hırsız girerse” der? Tabi ki demez. Ama zihnimize söylüyoruz. Veya, kim çocuğuna “ben aptalım” demek ister ki? Sonra yardıma ihtiyacı olduğunda onlar aptal yapamazlar” diye vazgeçsin veya çıkıp herkese, ‘annem/babam aptal’ diye anlatsın...
Oğlum küçükken, yaramazlık yaptığında şimdi dövücem seni derdim tabi ki tek bir defa bile elimi kaldırmadım anaokulunda, öğretmeni “yaramazlık yaptığında annen ne yapar” diye sormuş, o da döveeer demiş ee haklı değil mi hep öyle söylüyordum demek ki, zihnimize de yapmayacağımız/yapamayacağımız şeyleri söylemekten vazgeçeceğiz ve
BİR ÇOCUK KADAR BASİT ÇALIŞTIĞINI unutmayacağız biraz eğlenmek için size zihinle ilgili bir şaman yöntemi anlatayım.
Serge Kahili King’in “Urban Shaman” adlı kitabında da bu ve benzeri
yöntemlerden bahsedilir. İlgilenirseniz okuyun, güzel kitaptır.
Yöntem şöyle diyelim ki bıçakla elma soyarken parmağınızı kestiniz zihniniz bunu kaydediyor, gerekli tepkiyi acımak ve kanamak olarak veriyor. Yöntem şu: Siz zihninizi şaşırtmak için, aynı hareketi tekrar tekrar yapmaya başlıyorsunuz - elmanın aynı yerini tekrar soyar gibi yapıyorsunuz, yani olayı geri sarmış tekrar oynatıyor gibi fakat parmağınızı kesme işlemini tekrarlamıyorsunuz.
Televizyonda maç seyrederken, bir oyuncunun tekme atmasını, geri sarıp 20 defa tekrarlasalar ve hiçbirinde tekme gözükmese ne dersiniz? “İlkinde yanlış görmüşüm herhalde” demez misiniz? İşte zihniniz de aynen böyle diyor.
Acıma ve kanama tepkisini durduruyor ben çok denedim, oldu bunu yaparken kesilen yeri elinizle kapatıp, nasıl iyileştiğini izlememenizi tavsiye ederim kuantum fiziğe göre, gözlem altında farklı tepki verilmesi gibi bir durum var... diyeceğim ama, bunu doğru dürüst açıklayamayacağım. Siz en iyisi detayları boşverin yine de kestiğiniz yeri kapatın nasıl?
Denemeye değmez mi? Söylememe gerek yok herhalde, bunu sadece basit darbelere ve kesiklere deneyin. Tıbbi tedavi gerekiyorsa, tıbbi tedavi gerekiyordur! "Sadece" alternatif tıptan yararlanarak şifa bulmak için kızılderililer gibi yaşıyor olmamız gerektiğini düşünüyorum bu yöntemleri de tamamlayıcı tıp” olarak değerlendiriyorum.çok da işe yarıyor gerçekten..
Tıbbi tedavinin yanısıra, örneğin, odanıza pembe quartzlar koyarak sevgi enerjisi talep etmenizin bir zararı var mı? İçinizden geliyorsa bu yöntemleri kullanın, gelmiyorsa kullanmayın. “Aman sakın kimse size dua etmesin” diyen bir doktor gördünüz mü aynı şey bu gibi enerji çalışmalarına hiç inanmıyorsanız/ anlamıyorsanız/ bilmiyorsanız- ki tüm bunlar aynı anlama da gelebilir-
Nasreddin Hoca’nın dediği gibi “ya tutarsa” demenin hiçbir zararı olmaz.üstelik, ben hiç mayalanmış göl görmedim ama iyileşmesi hızlanmış pek çok hasta gördüm, kendim dahil...
Dilekleriniz Nasıl Gerçek Olacak
Hazır maçlar da bitmiş, ertesi gün geri dönülecek; sporcular biraları çantalarına dolduruyorlar ve sabaha kadar odalarında parti yapıyorlar.saatler ilerledikçe kimi sarhoş olup sızıyor, kiminin midesi rahatsızlanıyor, kiminin başı dönüyor; sarhoş olmayan tek bir kişi bile kalmıyor.sabaha doğru hepsi uyuyor; uyandıklarında bir fark ediyorlar ki, içtikleri biralar alkolsuzmuş.
Şimdi buna ne diyorsunuz zihnin yanılması değil de nedir bu acaba tam tersi de yapılabilir mi
yani, alkollü birayı alkolsüz zannedip, içip içip etkilenmemek belki de denemeye değer.hipnoz altındaki birinin, kızgın demir olduğuna inandırıldığı madeni para koluna değdirildiğinde
Kolunda birinci derecede yanık oluşması, hatta sonra tekrar hipnoz altında gerçek söylendiğinde yaranın geçmesi gibi benzer olaylar da çeşitli çalışmalarda mevcut.bu konulara ilgi duyanlarınız varsa, bir seminerine katılıp, şahsen tanışma şansı da yakaladığım Dr. Brian Weiss'ın kitaplarını öneririm.
Durum böyleyken, zihnimize hep olumlu mesajlar vermemizin önemi de daha net görülüyor
Yapamam” dediğinizde yapamıyorsunuz. “Hasta oluyorum” dediğinizde hasta oluyorsunuz.
Üşüdüm” dediğinizde üşüyorsunuz". Akşamları kahve içersem uyuyamam" diyorsanız, gerçekten de uyuyamıyorsunuz; halbuki pek çok kişi hem kahveyi içiyor, hem de mışıl mışıl uyuyor.
Öyleyse söylemeyin, hatta düşünmeyin bile! Çok soğuk bir yerde askerliğini yapan bir tanıdığım vardı, uzakdoğu felsefesine meraklı; “bölükte tek hasta olmayan bendim” demişti; “hep havanın ne kadar sıcak olduğunu hayal ettim”.. Ve mecazi cümleler konusu: Zihnin çalışma biçimini çocuğun düşünme şekliyle bir tutarsanız, daha kolay başa çıkabilirsiniz.
Biz yetişkinler yapamayacağımız veya yapmayı detaylı olarak düşünmediğimiz pek çok şeyi kolayca söylüyor, taahhüt ediyoruz. Ama çocuklar, ne söylerlerse onu demek istiyorlar ve tıpkı zihnimiz gibi, ne söylenirse onu anlıyorlar. Tıpkı çocuklarımıza olduğu gibi zihnimize de gereksiz korkuları, inançları ve düşünce kalıplarını aşılamaktan kaçınmamız gerekir.
Kim çocuğuna tam yatağına girerken “Ya gece hırsız girerse” der? Tabi ki demez. Ama zihnimize söylüyoruz. Veya, kim çocuğuna “ben aptalım” demek ister ki? Sonra yardıma ihtiyacı olduğunda onlar aptal yapamazlar” diye vazgeçsin veya çıkıp herkese, ‘annem/babam aptal’ diye anlatsın...
Oğlum küçükken, yaramazlık yaptığında şimdi dövücem seni derdim tabi ki tek bir defa bile elimi kaldırmadım anaokulunda, öğretmeni “yaramazlık yaptığında annen ne yapar” diye sormuş, o da döveeer demiş ee haklı değil mi hep öyle söylüyordum demek ki, zihnimize de yapmayacağımız/yapamayacağımız şeyleri söylemekten vazgeçeceğiz ve
Zihinle Başa Cıkma |
Yöntem şöyle diyelim ki bıçakla elma soyarken parmağınızı kestiniz zihniniz bunu kaydediyor, gerekli tepkiyi acımak ve kanamak olarak veriyor. Yöntem şu: Siz zihninizi şaşırtmak için, aynı hareketi tekrar tekrar yapmaya başlıyorsunuz - elmanın aynı yerini tekrar soyar gibi yapıyorsunuz, yani olayı geri sarmış tekrar oynatıyor gibi fakat parmağınızı kesme işlemini tekrarlamıyorsunuz.
Televizyonda maç seyrederken, bir oyuncunun tekme atmasını, geri sarıp 20 defa tekrarlasalar ve hiçbirinde tekme gözükmese ne dersiniz? “İlkinde yanlış görmüşüm herhalde” demez misiniz? İşte zihniniz de aynen böyle diyor.
Acıma ve kanama tepkisini durduruyor ben çok denedim, oldu bunu yaparken kesilen yeri elinizle kapatıp, nasıl iyileştiğini izlememenizi tavsiye ederim kuantum fiziğe göre, gözlem altında farklı tepki verilmesi gibi bir durum var... diyeceğim ama, bunu doğru dürüst açıklayamayacağım. Siz en iyisi detayları boşverin yine de kestiğiniz yeri kapatın nasıl?
Denemeye değmez mi? Söylememe gerek yok herhalde, bunu sadece basit darbelere ve kesiklere deneyin. Tıbbi tedavi gerekiyorsa, tıbbi tedavi gerekiyordur! "Sadece" alternatif tıptan yararlanarak şifa bulmak için kızılderililer gibi yaşıyor olmamız gerektiğini düşünüyorum bu yöntemleri de tamamlayıcı tıp” olarak değerlendiriyorum.çok da işe yarıyor gerçekten..
Tıbbi tedavinin yanısıra, örneğin, odanıza pembe quartzlar koyarak sevgi enerjisi talep etmenizin bir zararı var mı? İçinizden geliyorsa bu yöntemleri kullanın, gelmiyorsa kullanmayın. “Aman sakın kimse size dua etmesin” diyen bir doktor gördünüz mü aynı şey bu gibi enerji çalışmalarına hiç inanmıyorsanız/ anlamıyorsanız/ bilmiyorsanız- ki tüm bunlar aynı anlama da gelebilir-
Nasreddin Hoca’nın dediği gibi “ya tutarsa” demenin hiçbir zararı olmaz.üstelik, ben hiç mayalanmış göl görmedim ama iyileşmesi hızlanmış pek çok hasta gördüm, kendim dahil...
Dilekleriniz Nasıl Gerçek Olacak