Ol Deyin Olsun Her Şey Enerji

Ol Deyin Olsun Her Şey Enerjidir

Hatalardan ders almayı da bilmek lazım neyse, sonra bir gün durdum ve düşünmeye başladım nasıl oluyor bunlar acaba diye. son on küsur yıl içinde birçok enerji çalışmasına katılmışlığım vardır bir kısmı da bayağı ileri derecede çalışmalardı

Önceleri dileklerimin gerçekleşmesini, aklımdan geçirdiğim şeylerin bile hop diye, gerçekten hop diye, karşıma çıkmasını bu çalışmalara bağladım. çok enerji çalıştım, belki de bunun sonucu olarak evrenle bağlantım falan kuvvetlendi dedim. hiç alakası yok farkındalığım artmıştı sadece..
Ol Deyin Olsun
Ol Deyin Olsun Her Şey Enerji 
İsterseniz, çok kısa olarak enerjiden bahsedelim bu konuyla ilgilenmeyenler, buradan sonrasını okumayıp, 2.Bölüm'den,mucizeyi nasıl fark ettim başlığından, devam edebilirler.hayır, suyun ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok neden sordunuz dedi balık her şey enerji.biz de enerjiyiz, etrafımızda ne varsa, hepsi enerji.

Tıpkı çok merkezi yerlerde oturanların, zamanla trafiğin gürültüsünü fark etmemeleri gibi, tıpkı suyun içinde yüzen balığın her yerin su olduğunun farkında olmadığı gibi, biz de içimizdeki, çevremizdeki enerjiyi anlamakta, fark etmekte zorlanıyoruz.

Maddenin de, düşüncenin de, duyguların da, aklımıza gelen her şeyin enerjiden oluştuğunu kabul edemiyoruz. Ve enerjinin yönlendirilebilir olduğunu...İlla ki görmek istiyoruz; illa ki kanıtlanmasını bekliyoruz. Fizik konusu hakim olduğum bir konu değil, enerji konusuna uzun uzun girmeye cüret etmeyeceğim.

Hepimizin lise günlerinden bildiği gibi, Einstein'ın meşhur izafiyet teorisinde enerji kütle çarpı ışık hızının karesidir.ışık hızı da bir sabit olduğuna göre, enerji aslında kütleye eşittir. Işık hızında dönen bir kütleye. Ancak teleskoplar yardımıyla görebildiğimiz en büyük kütle olan gezegenler de hareket halinde, mikroskoplar yardımıyla görebildiğimiz atomlar da.her şey enerji ve her şey hareket halinde.

Arada da devasa boşluklar var.enerji açıklamamı bunun ilerisine geçirmeyip, size enerjiyle ilgili örnekler vererek, onu hissetmenizi sağlayacak alıştırmalar önermek taraftarıyım.çocuklar da her şeyi deneyerek ve örneklerle öğrenmez mi?

Biz de öyle yapalım bu alıştırma, enerjinin hem hissedilmesi hem de yönlendirilmesiyle ilgili. İşaret parmağınızı, ilkokulda parmak kaldırırken yaptığınız gibi, havaya kaldırın. En az 2 dakika dikkatinizi parmağınıza veya parmağınızın ucuna- vererek parmağınızı hissetmeye yönelin.

Parmağınıza bakın, onu düşünün, orada olun, size nasıl kolay geliyorsa parmağınızı hissettiğinizde, dikkatinizi daha da fazla oraya yönelterek, enerjiyi arttırın. Derinizi, kanınızın akışını hayal edin; hayal ettikçe ve düşündükçe enerjiyi hissedersiniz.

Burada püf noktası konsantre olmak; konsantrasyonunuz en üst düzeye ulaştığında, sanki parmaktan başka bir şey yokmuş gibi bile hissedebilirsiniz. İşte enerjiyi hem hissettiniz, hem yönlendirdiniz. Daha da mı yoğun hissetmek istiyorsunuz? Bir de şunu deneyin: İki elinizi birleştirin ve avuçlarınızı birbirine sürtün.

Eliniz ısınana kadar yapın bunu. Isındı mı? İşte bu enerji. Elinizi yanınızdaki arkadaşınıza dokunun. İşte ona enerji verdiniz yani onu ısıttınız. Şifa deyince sizin aklınıza ne geliyordu ki? Hani ellerini koydu, enerji verdi, şifa verdi dedikleri nedir ki? İşte tıpkı böyle bir şey! Isınmak bunun en kolay hissedileni sadece...

Daha farklı bir biçimde hissetmek isterseniz aynı işlemi yapın, yani ellerinizi birbirine sürterek ısıtın. Şimdi, iyice ısındığında, ellerinizi hafifçe açın ve birbirine doğru tekrar yavaşça yaklaştırırken, zihninizi iki elinizin ortasına, aradaki boşluğa, yoğunlaştırın.yani, bu ne demek iki elinizin ortasına bakın, dikkatinizi oraya verin demek. Ellerinizi, sanki hayali bir direnç varmış gibi, yavaşça birbirine doğru iterken, oradaki enerjiyi hissedebilirsiniz.

Ne kadar konsantre olursanız, o kadar yoğun hissedersiniz.sürekli çalışırsanız, bir zaman sonra, neredeyse ellerinizin arasında bir balon varmış gibi net bir şekilde hisseder hale gelirsiniz.ve sonra da dikkatinizi verdiğiniz yere istediğiniz gibi taşıyabilirsiniz.

Fark ettiyseniz, zihninizi ellerinizin arasında yoğunlaştırırken, yani ellerinizin arasına bakarken, düşüncenizi, dikkatinizi oraya verirken, düşüncenizle enerjiyi yönlendirmiş oldunuz.
nereye verirseniz, enerji oraya doğru akar.

Korktuklarınız bu sebepten başınıza gelir; kırk kere söyledikleriniz bu yüzden olur. dikkatinizi/düşüncenizi bir işin olmayacağına yoğunlaştırırsanız, o işin olmamasına enerji kazandırdığınız için, o iş zor olur, olacağından şüphe duymadığınız, olmuş gibi düşündüğünüz olaylar da bolca enerji aldığı için kolaylaşır.

Daha derinlerdeki düşünceler, kemikleşmiş inanışlar ve inançlar daha da güçlü bir şekilde, belki de yıllar boyu sürekli enerjiyle beslendikleri için, artık gerçek gibidirler. Hele ki, toplumca sahip olunan inançlar devasa enerjiyle doludurlar. Ve değiştirilmeleri zordur; en azından aynı miktarda enerji gerektirir.

Bir örnek vermemi isterseniz: Türk toplumu olarak nazar boncuğunun kötü gözü engellediğine inanırız ya; nazar boncuğu da kötü gözü engeller! Burada engeller, bizim toplumumuzda engeller, Venezuela’da engellemeyebilir. Veya etkisi daha az olur, çünkü enerjisi daha düşüktür; çünkü pek inanan yoktur. Çin’den, Hindistan’dan getirdiğiniz tılsımların da etkileri burada çok da kayda değer olmayabilir.

Çok inandığınız bir tılsım belki sizin yoğun enerjinizle biraz hareketlenir ama hepsi o.çin’de büyük ustalarla çalışmış bir hocam bütün insanlık inansa, hepimiz hayalet gibi duvarlardan geçebiliriz demişti. inanmak, yapmak” için çok büyük önem taşıyor yapamayacağınızı düşünüyorsanız yapamazsınız.
başkaları yapamayacağınızı düşünür ve siz de onları dinlerseniz yine yapamazsınız.

Sağır kurbağanın hikayesini bilir misiniz?

Sağır Kurbağa Hikayesi
Dik bir tepeye tırmanma yarışına giren kurbağalar, ancak yarım metre yükseğe çıkıp düşüyorlarmış. Etraftaki seyirciler, “yapamayacaksınız, bu imkansız bir şey, vazgeçin, kendinizi harap etmeyin” diye bağırmaya başlamışlar. Kurbağalar birer ikişer yarıştan çekilmişler. İkinci saatin sonunda sadece tek bir kurbağa kalmış.

O kurbağa uğraşmış, didinmiş, bir yolunu bulmuş ve sonunda tepeye ulaşmış. Sırrı neymiş, biliyor musunuz? Şampiyon kurbağa sağırmış. Evet evet, sağır. Diğer kurbağalar, seyirciler “yapamazsın” dedikçe, “imkansız” dedikçe ümitlerini kaybetmişler, ve yapamayacaklarına inanmaya başlamışlar. Sağır kurbağa ise, sadece yapmaya çalışmış. Enerjisini sadece yapmaya vermiş.

Yapamayacağı hiç aklına gelmemiş. Ve yapmış... Diğer kurbağalardan herhangi biri de seyircileri duymamayı seçseydi, büyük ihtimalle o da tepeye ulaşacaktı. Bunun için sağır olmak gerekmez tabi; duymamayı, dinlememeyi seçmek gibi bir alternatif her zaman mevcut.

Bu hikayeyi size ilerki sayfaları okurken, “olmaz” diyenlere karşı sağır taklidi yapabilmeniz ve enerjinizi doğru yere yönlendirmeniz için anlattım. Enerji madem yönlenebiliyor, ve madem enerjiyle beslediğimiz şeyleri güçlendiriyor, hatta yaratıyoruz, o zaman yanlış yerlere - yani istemediğimiz yerlere- yönlendirmemeye özen göstersek iyi olur.

Mesela ben, televizyonda felaket haberlerini izlememeye çok özen gösteririm. 11 Eylül İkiz Kulelerin yıkılışı hiç gösterilmediyse 1000 defa gösterilmiştir televizyonlarda. Haber niteliğini kaybettiği andan itibaren, izlemeyi reddettim ve karşıma her çıktığında kafamı başka yöne çevirdim. Neden zihnimde

1000 tane ikiz kule yıkılışı resmi olsun ki? Neden zihnime bu kadar çok olumsuzluk kaydedip,” ilgi alanıma giren şeyler dosyamı” bunlarla doldurayım ki? Size de tavsiye ederim; olmuş bitmiş, değiştirilemeyecek, çözülemeyecek olayları aklınızda tutmaktan ve tekrar tekrar düşünmekten vazgeçin. Aklınızda her zaman, güzellikler, iyilikler olsun; başarısızlıkları, olumsuzlukları, ümitsizlikleri hayıflanmak için bile olsa zihninizde tutmayın.unutmayın,

Zihninizde Ne Varsa Benzerlerini Çeker başarısız mı oldunuz; o belirli olayı düzeltme imkanınız var mı? Varsa düzeltin; yoksa, bir dahaki sefere nasıl davranacağınıza karar verin ve o konuyu kapatın. Güzel bir söz vardır:

Tanrım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için kuvvet değiştiremeyeceklerimi kabullenmek için sabır ve ikisi arasındaki farkı anlamak için de akıl bilgelik ver değiştiremeyeceğiniz şeyleri aklınızda da tutmayın bırakın gitsin size değil de sizin dışınızda birilerine bağlıysa, yapabileceğiniz birşey yoksa, gönülden değişmesini dileyin ve yine bırakın gitsin.

Düşünerek enerjinizi olumsuzluklara yöneltmeyin. Olumsuzlukları güçlendirmeyin; yaratmayın. Mümkünse “ignore” tuşuna basın, yok edin.

Ol Deyin Olsun Mucizeyi Nasıl Farkettim
Yorum Gönder (0)
Daha yeni Daha eski

EDHO Şu Yalan Dünya

Bahar Candan Dondurma Gibisin

La Casa De Papel Çav Bella

Vis A Vis Doruklara Sevdalandim

Tülay Maciran Melek Yüzlüm

Şemmame--HD--

Büşra Pekin Meyrik

Ertuğrul Polat Koşacaksın