Sezgiye Dayalı Doğrusal Bakış

Doğrusal Bakış Ve Üstel Bakış 

İlk insan ötesi zeka yaratılıp, ardından da özyinelemeli bir gelişim sürecine girdiğinde, benzerlerini öngörmeye bile başlayamayacağım temel bir kopukluğun oluşması mümkündür michael anissimov 1950'lerde, efsanevi bilgi kuramcısı John von Neumann'ın, burada iki önemli gözlemde bulunmak
Sezgiye Doğrusal Bakış
Sezgiye Dayalı Doğrusal Bakış İnsanlık 2.0

Teknolojinin durmaksızın ivmelenen ilerlemesi ... türler tarihinde, toplumsal yaşamın bildiğimiz biçimiyle devam edemeyeceği bir tür temel tekilliğe doğru yaklaşıyor gibi görünmektedir," dediği aktarılır.Von Neumann burada iki önemli gözlemde bulunmak

İkincisi ise, üstel büyüme karşı konulmazdır; yavaşça, neredeyse fark edilmeyecek şekilde başlar, ama eğri dirseğinin ötesinde patlayıcı ve son derece dönüştürücü bir hal alır. Gelecek yaygın olarak yanlış anlaşılmıştır. Atalarımız, geleceğin onların gününe oldukça benzeyeceğini düşünüyorlardı; onların bugünü de geçmişlerine çok benzerdi. 

Üstel eğilimler bundan bin yıl önce de vardı; ancak çok düz ve yavaş olan o çok erken evrede olduklarından eğilim gibi görünmemişlerdir. Sonuçta, gözlemcilerin değişmeyen bir gelecek beklentileri karşılanmıştır.

Bugün, sürekli teknolojik ilerleme ile bu ilerlemelerin toplumsal yansımalarını öngörüyoruz. Ama gelecek, çoğu insanın farkında olduğunun çok ötesinde şaşırtıcı olacaktır, çünkü çok az sayıda gözlemci, değişim hızının bizzat kendisinin ivmelendiği gerçeğinin göstergelerini gerçek anlamda içselleştirmiştir.

Gelecekteki zaman dilimlerinde teknik olarak mümkün olanlara ilişkin uzun vadeli çoğu öngörü, gelecekteki gelişmelerin gücünü çok hafife almaktadır; çünkü bu öngörüler, "tarihe dayalı üstel" bakışa değil, benim "sezgiye dayalı doğrusal" olarak adlandırdığım tarih bakışına dayanır. Bundan sonraki bölümde anlatacağım gibi, modellerim, paradigma değişim hızını her on yılda bir ikiye katladığımızı göstermektedir.

Yirminci yüzyıl, bugünün ilerleme temposuna doğru hızlanarak yaklaşmış; 2000 yılının ilerleme hızına göre yirmi yıllık bir ilerlemeye eşdeğer başarı sağlamıştır. Yalnızca on dört yıl içinde (2014 yılına kadar) yirmi yıllık bir ilerleme daha kaydedeceğiz, sonra aynı ilerlemeyi yalnızca yedi yılda kaydedeceğiz. 

Bunu başka bir biçimde ifade etmek gerekirse, yirmi birinci yüzyılda yaşayacağımız, yüzyıllık bir teknolojik ilerleme olmayacak; yaklaşık yirmi bin yıllık ilerlemeye (yine bugünün ilerleme hızıyla ölçüldüğünde) ya da yirminci yüzyılda kaydedilen ilerlemenin bin katı ilerlemeye tanık olacağız.

4.Geleceğin biçimi konusunda yanlış algılar sık sık ve farklı bağlamlarda ortaya çıkmaktadır. Birçok örnekten biri, yakın geçmişte gerçekleşen, benim de katıldığım, moleküler üretimin yapılabilirliği üzerine bir tartışmada 

Nobel Ödüllü bir panelistin, nano teknolojilerle ilgili güvenlik konularını bir yana bırakarak, kendiliğinden kopyalanan nano mühendislik ürünü varlıkları [teker teker molekül parçacıklarıyla yapılmış aygıtlar] daha yüz yıl görmeyeceğimizi" duyurmasıdır.

Yüz yılın makul bir tahmin olduğunu ve aslında, bugünün ilerleme hızıyla ölçüldüğünde (yirminci yüzyılda gördüğümüz ortalama değişim hızının beş katı) tam bu dönüm noktasına ulaşmak için gereken teknik ilerleme miktarı











İnsanlar sezgisel olarak, var olan ilerleme hızının gelecek dönemlerde de süregeleceğini kabul ediyorlar. Değişimin temposunun zaman içinde nasıl arttığını görecek kadar yaşamış kişiler için bile, irdelenmemiş sezgi, insanda, değişimin en son dönemde tanık olduğuyla aynı hızda gerçekleştiği izlenimini bırakır.

Matematikçi bakışına göre bunun nedeni, yalnızca kısa bir zaman diliminde incelendiğinde üstel eğrinin düz bir çizgi gibi görünmesidir. Sonuçta, genelde donanımlı yorumcular bile geleceğe ilişkin değerlendirmelerinde sonraki on yıl ya da yüz yıllık değişimi belirlerken o andaki değişim hızını kullanırlar.

Geleceğe bu tür bakışı usezgiye dayalı doğrusal" bakış olarak nitelememin nedeni budur. Ancak teknoloji tarihinin ciddi bir değerlendirmesi, teknolojik gelişmenin üstel olduğunu ortaya koyar. Üstel gelişme, herhangi bir evrim sürecinin özelliğidir, teknoloji ise bu tür evrim sürecinin başlıca örneklerindendir.

Farklı yöntemlerle, farklı zaman ölçeklerinde ve elektronikten biyolojik olanlara kadar çok çeşitli teknolojiler için, hatta insan bilgisinin miktarından ekonominin büyüklüğüne kadar düşündürdükleri açısından verileri inceleyebilirsiniz. İlerlemenin ve büyümenin ivmesi bunların her biri için geçerlidir.

Gerçekten de, çoğu zaman yalnızca üstel büyüme değil, uçift" üstel büyümeyi de görürüz, üstel büyümenin hızının (yani üssün) kendisi üstel olarak büyümektedir (örneğin, bkz. bir sonraki bölümdeki bilgisayarlı hesaplamanın fiyat performansı üzerine tartışma).

Birçok bilim insanı ve mühendis, benim ubilim insanının karamsarlığı" olarak adlandırdığım şeye sahiptir. Çoğu zaman, kendilerini, üstesinden gelmeleri gereken çağdaş bir konunun zorluk ve karmaşık ayrıntılarına öylesine kaptırırlar ki, kendi çalışmalarının ve içinde çalıştıkları daha geniş alanın uzun vadeli sonuçlarını değerlendirmeği dikkate almazlar.

Benzer biçimde, her yeni kuşak teknolojiyle birlikte edinebilecekleri çok daha güçlü araçları da gözden kaçırırlar. Bilim insanları kuşkucu olacak, güncel araştırma hedefleri üzerine dikkatli konuşacak ve ancak ender durumlarda bilimsel arayışın o günkü oluşumlarının ötesinde değerlendirme yapacak şekilde yetiştirilirler.

Bir bilim ve teknoloji kuşağının bir insan kuşağından uzun ömürlü olduğu durumlarda bu, yeterli bir yaklaşım olabilir ama artık bilimsel ve teknolojik ilerlemenin bir kuşağı ancak birkaç yıl sürdüğüne göre, bu yaklaşım artık toplumun çıkarlarına hizmet etmemektedir. 1990 yılında, on beş yıl gibi kısa bir sürede tüm bir insan genomunun şifresinin çözülmesi hedefinden kuşku duyan biyokimyacıları düşünün.

Bu bilim insanları, tam bir yılı yalnızca genomun on binde birinin şifresinin çözülmesi için harcadılar. Yani, en akla yatkın ilerleme öngörüleriyle bile, tüm bir genomun dizi çözümlemesinin, daha da uzun değilse bile, en azından yüz yıl sürecek gibi görünmesi onlara doğal göründü.

Ya da l980'li yılların ortalarında internetin önemli bir olgu olup olamayacağı konusunda dile getirilen kuşkuları düşünün; kaldı ki o dönemde, internet yalnızca on binlerce düğümü (sunucu olarak da bilinir) kapsıyordu. Aslında, düğüm sayısı her yıl ikiye katlanıyordu; dolayısıyla, on yıl sonra on milyonlarca düğümün olması akla yatkındı.

Ancak bu eğilim, tek bir yılda dünya çapında yalnızca birkaç bin düğümün eklenmesine izin veren 1985 yılının en ileri teknolojisiyle uğraşanlar tarafından benimsenmedi.6 Bunun karşıtı bir kavramsal hata, uygun büyüme hızı modellenmeden, üstel büyümeyle ilgili belli olguların öncelikle fark edilmesi ve fazlasıyla saldırgan bir tavırla uygulanmasıyla ortaya çıkar.

Üstel büyüme zaman içinde hız kazanmakla birlikte bir anda oluşuvermez. "internet balonu" ve bununla ilişkili telekomünikasyon balonu dönemlerinde (1997-2000) ortaya çıkan sermaye değerlerindeki (yani borsa fiyatlarındaki) ani yükseliş, üstel büyümenin bile akla yatkın herhangi bir beklentisinin çok ötesindeydi.

Sonraki bölümde göstereceğim gibi, internetin ve e-ticaretin gerçek anlamda benimsenmesi, hem ani yükseliş hem de düşüş yoluyla düz bir üstel büyüme göstermiş; bu büyümeden beslenen gayretkeş beklentiler yalnızca sermaye (borsa) değerlemelerini etkilemiştir.

Daha önceki paradigma değişimlerinde -örneğin, demiryolu çağının ilk dönemlerinde (1830'lar), internette yaşanan ani yükseliş ve düşüşün eşdeğerinin demiryollarını genişletme çılgınlığına yol açtığında olduğu gibi- benzer yanlışlarla karşılaşmıştık.

Kehanette bulunanların düştüğü bir diğer yanılgıysa, ortaya çıkacak dönüşümleri, başka hiçbir şey değişmeyecekmiş gibi, bugünün dünyasındaki tek bir eğilimin sonucu olarak ele almalarıdır. İyi bir örnek, yaşam süresinin radikal biçimde uzamasının nüfus fazlalığına, dolayısıyla insanın yaşamını sürdürmek için gereksindiği sınırlı malzeme kaynaklarının tükenmesine yol açacağı kaygısıdır

ancak bu kaygı da, nano teknoloji ile güçlü yapay zekanın aynı oranda sağlayacağı radikal zenginliği göz ardı etmektedir. Örneğin, nano teknoloji tabanlı üretim aygıtları 2020'li yıllarda, hemen hemen her tür fiziksel ürünü pahalı olmayan hammadde ve bilgilerden oluşturma yeteneğine sahip olacaklar.

Doğrusalın karşısına üstel büyümeyi koyan bakış açısını vurgulamamın nedeni, bunun, gelecekteki eğilimleri ele alarak kehanette bulunanların en önemli eksikliği olmasıdır. Teknoloji üzerine yapılan çoğu öngörü ve öngörülerde bulunanlar, teknolojik ilerlemenin bu tarihsel üstel görünümünü bütünüyle göz ardı ederler.

Gerçekten de, karşılaştığım insanların neredeyse tümü, geleceğe yönelik doğrusal bir bakışa sahipler. İnsanlar, işte bu nedenle üstel büyüme göz ardı edildiği için kısa dönemde başarılabilecek şeyleri büyütüp gerekli ayrıntıları dışladığımız için), uzun dönemde başarılacakları azımsamaktadırlar.

Altı Evre Önce biz araçları yaratırız, sonra da onlar bizi : Marshall McLuhan

Gelecek artık eskisi gibi değil :Yogi Berra
Yorum Gönder (0)
Daha yeni Daha eski

EDHO Şu Yalan Dünya

Bahar Candan Dondurma Gibisin

La Casa De Papel Çav Bella

Vis A Vis Doruklara Sevdalandim

Tülay Maciran Melek Yüzlüm

Şemmame--HD--

Büşra Pekin Meyrik

Ertuğrul Polat Koşacaksın