İnsanlık 2.0 Altıncı Evre Tekillik
İnsanlık 2.0 Altıncı Evre vatanseverr |
değiştirecektir.tekilliği gerçekten, içselleştirerek anlamak, kişinin genel olarak yaşama bakışını, özeldeyse kendi yaşamını değiştirir tekilliği kavramış ve Tekilliğin kendi yaşamına yansımaları üzerine düşünmüş birisini "tekilci" olarak görüyorum.
1
Birçok gözlemcinin, benim ivmelenen getiriler yasası olarak
adlandırdığım şeyin (teknolojik evrimin biyolojik evrimin bir devamı olduğu evrim sürecinin hızındaki doğal ivme) açıkça ortada
olan yansımalarını neden hemen kucaklamaya gönüllü olmadığını
anlayabiliyorum.
Ne de olsa, hemen önümde duran şeyin ne olduğunu görebilmem kırk yılımı aldı, tüm sonuçlarından tam olarak hoşnut olduğumu da hala söyleyemem. Kapımızdaki Tekilliğin altında yatan kilit düşünce, insanın yarattığı teknolojinin değişim hızının ivme kazandığı, bu teknolojinin sahip olduğu güçlerin de üstel büyüme gösterdiği düşüncesidir. Üstel büyüme yanıltıcıdır.
Ne de olsa, hemen önümde duran şeyin ne olduğunu görebilmem kırk yılımı aldı, tüm sonuçlarından tam olarak hoşnut olduğumu da hala söyleyemem. Kapımızdaki Tekilliğin altında yatan kilit düşünce, insanın yarattığı teknolojinin değişim hızının ivme kazandığı, bu teknolojinin sahip olduğu güçlerin de üstel büyüme gösterdiği düşüncesidir. Üstel büyüme yanıltıcıdır.
Neredeyse fark edilmeden başlar, sonra beklenmedik -eğer dikkat edilip, yörüngesi izlenmezse,
beklenmedik- bir şiddetle patlar şöyle bir örneği düşünelim: Bahçesinde gölü olan bir adam,
evde kalıp göldeki balıklarına bakmak, birkaç gün içinde iki kat
çoğaldığı söylenen nilüfer yapraklarının gölü kaplamasını engellemek ister.
Aylar geçer, adam sabırla bekler, ama nilüfer yapraklan göl yüzeyinde sadece minik lekeler halinde seçilebilmekte bunlar da belirgin biçimde büyümemektedir.nilüfer yapraklan göl yüzeyinin yüzde l 'inden az bir bölümünü kapladığı için adam tatile gitmekte sakınca görmez, ailesiyle birlikte yola çıkar. birkaç hafta sonra döndüğünde, göl yüzeyinin tamamen yaprakla kaplandığını, balıkların da telef olduğunu görerek şaşkına döner.
Nilüfer yapraklarının sayısının birkaç günde bir iki katına çıkmasıyla, yaprakların sayılarının ikiye katlandığı son yedi çoğalma, nilüfer yapraklarının gölün tüm yüzeyini kaplamasına yetmiştir. (Sayıları yedi kere ikiye katlandığında erimleri, yani yayılarak kapladıkları alan 128 katına çıkmıştır.) Üstel büyümenin doğası budur.
Bilgisayarlı satrancın l 992'deki acıklı halini küçümseyen Gary Kasparov'u düşünün. Bilgisayarın gücünün her yıl sürekli katlanması, bir bilgisayarın Kasparov'u yalnızca beş yıl sonra yenebilmesini sağladı. 2 Bilgisayarların insanın yeteneklerinin ötesine geçtiği durumların listesi hızla uzamaktadır.
Dahası, bilgisayar zekasının bir zamanlar dar olan uygulamaları, bir etkinlik alanından diğerine, giderek genişlemektedir. Örneğin, bilgisayarlar elektrokardiyogram ve tıbbi görüntülere tanı koyabiliyor, uçakları uçurup indirebiliyor, otomatik silahların taktik kararlarını kontrol edebiliyor, kredi ve finans kararlan verebiliyor, daha önce insanın zekasını gerektiren başka birçok işin sorumluluğunu yükleniyorlar.
Bu sistemlerin başarısı, yapay zeka türlerinin bütünleştirilmesine giderek daha fazla dayanmaktadır. Ancak kuşkucular, çalışılan alanların herhangi birinde yapay zekanın bir kusuru ortaya çıktığında, insanın, kendi yaratılarının yetenekleri karşısındaki değişmez üstünlüğünü vurgulamak için
Aylar geçer, adam sabırla bekler, ama nilüfer yapraklan göl yüzeyinde sadece minik lekeler halinde seçilebilmekte bunlar da belirgin biçimde büyümemektedir.nilüfer yapraklan göl yüzeyinin yüzde l 'inden az bir bölümünü kapladığı için adam tatile gitmekte sakınca görmez, ailesiyle birlikte yola çıkar. birkaç hafta sonra döndüğünde, göl yüzeyinin tamamen yaprakla kaplandığını, balıkların da telef olduğunu görerek şaşkına döner.
Nilüfer yapraklarının sayısının birkaç günde bir iki katına çıkmasıyla, yaprakların sayılarının ikiye katlandığı son yedi çoğalma, nilüfer yapraklarının gölün tüm yüzeyini kaplamasına yetmiştir. (Sayıları yedi kere ikiye katlandığında erimleri, yani yayılarak kapladıkları alan 128 katına çıkmıştır.) Üstel büyümenin doğası budur.
Bilgisayarlı satrancın l 992'deki acıklı halini küçümseyen Gary Kasparov'u düşünün. Bilgisayarın gücünün her yıl sürekli katlanması, bir bilgisayarın Kasparov'u yalnızca beş yıl sonra yenebilmesini sağladı. 2 Bilgisayarların insanın yeteneklerinin ötesine geçtiği durumların listesi hızla uzamaktadır.
Dahası, bilgisayar zekasının bir zamanlar dar olan uygulamaları, bir etkinlik alanından diğerine, giderek genişlemektedir. Örneğin, bilgisayarlar elektrokardiyogram ve tıbbi görüntülere tanı koyabiliyor, uçakları uçurup indirebiliyor, otomatik silahların taktik kararlarını kontrol edebiliyor, kredi ve finans kararlan verebiliyor, daha önce insanın zekasını gerektiren başka birçok işin sorumluluğunu yükleniyorlar.
Bu sistemlerin başarısı, yapay zeka türlerinin bütünleştirilmesine giderek daha fazla dayanmaktadır. Ancak kuşkucular, çalışılan alanların herhangi birinde yapay zekanın bir kusuru ortaya çıktığında, insanın, kendi yaratılarının yetenekleri karşısındaki değişmez üstünlüğünü vurgulamak için
Bu alanlara
dikkati çekeceklerdir.yine de, bilgi tabanlı teknolojilerin birkaç on yıl
içinde tüm insani bilgi ve becerileri kapsayacağını ve sonunda giderek insan beynine özgü örüntü tanıma güçleri, sorun çözme
becerileri ile duygusal ve etik zekayı da içereceğini savunacaktır.
Birçok bakımdan etkileyici olmasına karşın, beyin ciddi kısıtlamalara tabidir. İnce örüntüleri hızla tanımak için beynin yoğun paralelliğini (nöronlar arasında aynı anda çalışan yüz trilyon bağlantı) kullanırız. Ancak düşünmemiz son derece yavaştır:
Birçok bakımdan etkileyici olmasına karşın, beyin ciddi kısıtlamalara tabidir. İnce örüntüleri hızla tanımak için beynin yoğun paralelliğini (nöronlar arasında aynı anda çalışan yüz trilyon bağlantı) kullanırız. Ancak düşünmemiz son derece yavaştır:
Temel
sinirsel hareketler, çağdaş elektronik devrelerden birkaç milyon
kere daha yavaştır. Bu da, bizim yeni bilgileri işlemek için kullandığımız fizyolojik bant genişliğini, insanın sahip olduğu tüm bilgi
tabanının üstel büyümesine kıyasla son derece kısıtlı kılmaktadır.
Bizim 1.0 sürüm biyolojik bedenlerimiz de aynı şekilde dayanıksızdır; gereksindikleri sıkıcı, koruyucu bakım ritüelleri bir
yana, sayısız türden hataya tabidir. İnsan zekası zaman zaman
yaratıcılığının ve ifade gücünün doruklarına ulaşabilse de, insan
düşüncesi büyük ölçüde türetilmiştir, ikincil ve sınırlıdır.
Tekillik, biyolojik bedenlerimiz ve beyinlerimizin söz konusu
kısıtlamalarını aşmamızı sağlayacak. Yazgımıza karşı güç kazanacağız. Ölümlülüğümüz kendi elimizde olacak. Dilediğimiz kadar yaşayabileceğiz (bu, sonsuza kadar yaşayabileceğimizi söylemekten biraz farklıdır). İnsan düşüncesini tam olarak anlayacak,
kapsamını büyük çapta açıp genişleteceğiz.
Zekamızın biyolojik olmayan bölümü, bu yüzyılın sonunda salt insan zekasından trilyon kere trilyon kat daha güçlü olacak. Şu anda bu geçişin ilk aşamalarındayız. Hem paradigma değişiminin ivmesi (temel teknik yaklaşımları değiştirme hızımız) hem de bilgi teknolojisinin kapasitesinin üstel büyümesi, üstel büyüme eğiliminin fark edilir olmaya başladığı aşamaya, yani eğrinin dirseğine" yaklaşmaya başlamıştır. Bu aşamadan hemen sonra, yükseliş eğilimi patlayabilecek noktaya hızla gelir.
Kendimizden ayırmamızın mümkün olmayacağı teknolojimizin büyüme hızlan bu yüzyılın ortasına gelmeden, gerçekten dikeymiş gibi görünecek derecede dik hale gelecektir. Katı matematiksel bir bakışla değerlendirildiğinde, büyüme hızlan yine sonlu olacaktır, ancak öyle uç noktalara varacaktır ki, getirdikleri değişimler, insanlık tarihinden bir kopuş izlenimi uyandıracaktır.
En azından, gelişmemiş biyolojik insanlığın bakışı bu olacaktır. Tekillik, biyolojik düşüncemiz ve varlığımız ile teknolojimizin birleşmesinin doruğunu temsil edecek, yine insani olan ama bi
Zekamızın biyolojik olmayan bölümü, bu yüzyılın sonunda salt insan zekasından trilyon kere trilyon kat daha güçlü olacak. Şu anda bu geçişin ilk aşamalarındayız. Hem paradigma değişiminin ivmesi (temel teknik yaklaşımları değiştirme hızımız) hem de bilgi teknolojisinin kapasitesinin üstel büyümesi, üstel büyüme eğiliminin fark edilir olmaya başladığı aşamaya, yani eğrinin dirseğine" yaklaşmaya başlamıştır. Bu aşamadan hemen sonra, yükseliş eğilimi patlayabilecek noktaya hızla gelir.
Kendimizden ayırmamızın mümkün olmayacağı teknolojimizin büyüme hızlan bu yüzyılın ortasına gelmeden, gerçekten dikeymiş gibi görünecek derecede dik hale gelecektir. Katı matematiksel bir bakışla değerlendirildiğinde, büyüme hızlan yine sonlu olacaktır, ancak öyle uç noktalara varacaktır ki, getirdikleri değişimler, insanlık tarihinden bir kopuş izlenimi uyandıracaktır.
En azından, gelişmemiş biyolojik insanlığın bakışı bu olacaktır. Tekillik, biyolojik düşüncemiz ve varlığımız ile teknolojimizin birleşmesinin doruğunu temsil edecek, yine insani olan ama bi