Bir Güç Her Şeyi Yönetmekte

Bir Güç Her Şeyi Yönetmektedir

Sevgili, hiçbir zaman bir şey olduğumu zannettirme bana hiçbir şey olduğumu hiçbir zaman unutturma bana nasıl bir rahmet ile yıkadın mevcudiyetimi yalnızca sen ile doldurarak bu alanı doğaya bakıyorum, düzenini ve dengesini hissediyorum bu çarpıcı doğa, bütün çeşitliliği ile ve incelikler içindeki açık işleyişinin birçok katmanını gözler önüne seriyor, ve bu insan aklı için tamamen hayret

Verici bir güç her şeyi  yönetiyor olmalı. Aslında bir gücün her şeyi yönettiği sağduyu ile görülmektedir tek bir güç olmalı bu tür şeyler üzerine tefekkür ettiğinde tanrı’nın sâfi muhteşemliği, yaratıcılığı açıkça gözler önüne serilmekte olan işleyişin yaratıcı ile eş zamanlı olarak bizatihi kendisi ve de ifade şeklidir.

Bu ifade şekli, ondan ayrı değildir, inceliklerle doludur ve fiziksel duyular ve zihin aracılığıyla gördüğümüz her yeri kuşatmıştır h
ayret verici hayrete düşüren bir güzellik görünen çirkinlikte dahi, olağanüstü bir bilgeliğin güzelliği, parça parça, atom atom yaratılmış olamaz. İnsan zihninin düşündüğü gibi bir şeyi başka bir şeyle birleştir.

Bu gücün yüceliği şudur ki; o bir şeylerin şekil ve işleyiş olarak var olmasını sadece irade eder. O sadece irade eder, çünkü yaratmaya devam etmektedir ve sen bir yaratıcının onu yaratmakta olduğunu göremezsin. Sanki, yaratma eyleminin ta kendisi yaratan yaratıcıdır e
ğer kalbinin içinde özgür olmak arzusu varsa bu arzuyu yaratan da, senin içine yerleştiren de O’dur,

Ve bunu gerçekleştirecek olan da O’dur S
en’ algısı ise, sadece, O’nun kendisine olan sevgisini
ifade etmesi için bulduğu bir bahaneden ibarettir Yaradılış sadece açığa çıkmakta, kendi içinden dökülmektedir. Bağımsız bir yaratıcı nerede Zihin bir yerlerde bağımsız bir yaratıcıya atfetmek istiyor.

Ama nerede? Nerede? Eğer yaratıcı bir “yerde” ise o zaman sınırlıdır. Bu, onun başka yerlerde olmayacağı anlamına gelir ki, bu şekilde olamaz. Yaratıcı, Yaradılışın içinde tamamen mevcuttur ve yaradılışın, çeşitli şekillerde ifade bulmakta olan işlevselliğinde tamamen mevcuttur.

Ayrıca algılayan olarak da oradadır, açık işleyişi algılamaktadır ve bundan haz duymakta hatta görünüşte acı çekmekte ve yine de tamamen dokunulmamış haldedir. O tamamen dokunulmamıştır. O kendi içinde bunu biliyor ve bu O’nun yaratıcı neşesinin bir parçası.

Aslında bu bile açıklamanın kabaca bir yolu, onun dokunulmamış kalması. Sanki ifadesinin herhangi bir yönünden acı çekebilirmiş gibi… O acı çekemez O, her şeyde sevgiyle bulunur. Ama insan zihninin dar sınırları içindeki “sevgi” değil. Varlığın uyumu olan bir sevgi ve bu gücün bir ifadesi olarak bu varoluşun halidir. Çok harika


Yaşam benim işim değil. Hayat benim nefesim.

Sen bir kişi olduğuna inandığında,

hayat senin sahip olduğun bir şeymiş gibi hissedersin,

ve böylece onu bir işceymişcesine, korumak ve kontrol etmek istersin.

Ancak sen kendi Hakiki Öz’ünü fark ettiğinde,

hayatın senin yaptığın bir şey olmadığı ancak Sen olduğu anında netlik kazanır.

Aynı senin nefesin gibi, kendiliğinden akar, ve sen onunla birsin.

Sen bunun farkındasın, ve sen Hareket etmeyen Farkındalık olarak

sadece onunla birlikte akıyorsun

Sadece burada durup gölete bakarak buraya konmuş bütün varlıklarla, onlar ki büyümek, yaşamak, dans etmek, oynamak, üremek için ve ölmek için hiçlikten geldiler. Çok çok harikulade. Peki maksat ne? Tabii eğer bir maksat varsa. Sadece bu muazzam ilkenin huşusu içinde olmak. O hayatın ta kendisi. Fakat hayatın şekli sürekli, devamlı değişiyor. Buna rağmen şekilsizliğinde, o çok saf.

Bundan yıllarca önce şunu dediğimi hatırlıyorum “Bir ağacın içinde ağaç yoktur. Bulutun içinde bulut ruhu yoktur, bir atın içinde at yoktur. Bir adamın içinde adam yoktur. Bütün bu şekiller, bilinç dans eden yaşam güçleridir”. O bilinç, ama bilinci kim görebilir ki? Rüzgar gibi onu hissedersin, fakat kimse onu görmez. Onun etkisini sadece hisseder ve algılarsın

Ağaçların kıpırdadığını görerek, ağaçların sallandığını, vücuduna değen serinliği hissederek, fakat rüzgarı kimse göremez. Tıpkı ruh gibi. Başka bir insanoğlunu gördüğünde, veya herhangi bir yaşam biçimini, şekli görürsün, fiziksel duyularınla. Şekilden başka algılanacak o kadar çok şey vardır ki, algılanandan çok daha fazlası var, fakat anlaşılmıyor veya kavranmıyor.

Kendi içimizde bu sabit inanç olduğu müddetçe, sadece öğesel maddeler olarak somutluğumuzun bulunduğuna dair, incelikli olan şeyleri göremezsin. Onlar ikincil olurlar. Hatta onlar fark edilmeyebilir bile, hiç algılanmayabilir. Bilincinde ne kadar incelikli hale gelirsen, o kadar incelikli görünürsün.

İlla ki ödün vermek zorunda değilsin, somut şeklin algısından, yüzeydeki şeklinden. Bütün şekilleri görürsün ve içinde işlevini yerine getiren ruhu, o ifadenin kalitesini, o ifadenin ima ettiklerini, ruh gücünü, neşeyi, sevgiyi tüm bunları sıklıkla görürsün. İşte bütün bunlar aynı anda varlığın içinde algılanır. Ne kadar harika!


Her şey yalnızca şimdidir. Varoluşun yalnızca şimdidir.

Sadece zamansız ŞİMDİ. Geri kalan her şey koşullanma ve

bellekten dolayı olan bir rüyadır sadece.

Kendini algılayan yaratıcı güçtür. O Tanrı’dır, O Hakikattır. İnsanoğlu olarak ifadende veya bağımsız bir varlık olarak, veya hatta ego olarak, algın kirlenmiştir. Çünkü kişisel hale geldiğinde kişiselleşir. Şeklin bizzat kendi olduğuna dair bir inanç vardır.

Bu şekilsiz ve sınırsız olan bilinç üzerinde ciddi bir sınırlamadır. Ve şimdi kendi kavramının tadını bakmaya başlar. Sınırlılığa inanır, sınırlılığı tadar ve sınırlılıkla mücadele eder. Bunu görmek çok harika! Bana böyle görünüyor.


Ben bütün bu harikuladeliği algılıyorum. Ama ben algılayan olarak harikuladeliği algılamaktayım, ve bu da harikuladeliktir. Harikuladelik algısının tüm işlevselliği içinde, harikuladelik kendini algılamalı. O her şeyi kuşatandır. Fakat bu sözler ve bu kavramlar her zaman sınırlıdır. Eğer o her şeyi kuşatan ise, onun kuşatıcılık hali onun kuşattığı, tek şeydir.

Bununla nereye varmalı? Bu bilgi ile ne yapmalı veya bu algılama veya bilme haliyle? Hiçbir şey. Sadece daha özlü ol. Daha çok ya da daha az, daha takdir dolu, daha şenlikli, iç gözlemlerinde daha incelikli, daha sevgi dolu, daha takdir dolu, daha her şey, daha hiçbir şey. Bu sâfi bir neşe! Sâfi neşe, sadece neşe. Yine de büyük acılarla dolu anlar, üzüntüler ve karışıklık olacaktır.

İşleyişin tezahür etmekte olan oyununda böyle zamanlar olacaktır. Fakat bu an, bu andır. Bu an nasıl ölçülür veya değerlendirilir? Ölçülmesi gerekmez. O ölçülemeyendir. Ayrıca hiçlik olarak da hissedilmesi mümkündür. Bunu belirleyecek olan nedir? İrade veya niyet diyebilirsin. Niyet sözcüğünü kullanabilir miyim bilmiyorum.

Bütün sözcükler çok, çok sınırlı hale dönüşüyor. Bu anı ne belirler veya değerlendirir? Neden değerlendiresin. Sadece zevkini çıkar veya çıkarma, çünkü bizim bilinç olduğumuz ve bilinçli olduğumuz gerçeği, illaki ikili ilişkiye mecbur değildir. Zihin devam edebilir, kendi doğal bütünlük hâli, varoluş haliyle, ölçmeden veya karşılaştırma yapmadan, ki bunlar zihnin alışılagelmiş işlevleridir.

Ölçmek, karşılaştırmak ve yorumlamak, algıladığını veya algıladığını düşündüğünü… Bilmiyorum. Tefekkür için zaman ayırıyorum. Bu tefekkür benim dışıma çıkmaz ve üzerine tefekkür edilen de benim içimde, dışımda değil. Dileğim odur ki, bundan benim aldığım kadar siz de keyif alasınız.


Bir zamanlar herkesin beni sevmesi gerektiğine inandım, ancak bu inanç artık yok.b
ir zamanlar özgür olmak için, olabileceğim en iyi insan (kişi) olmam gerektiğine inanıyordum, ama artık değil bir zamanlar inandım ki, ilk önce bu dünyadaki yapmam gereken her şeyi yapıp, tatmin olduktan sonra dikkatimi kendini keşife çevirebilecektim bir zamanlar buna inandım.

Bir zamanlar beni mutlu edebilecek bir insan olduğuna inandım… Sanki çook uzun zaman önce gibi.

Bir zamanlar değersiz …olduğuma inandım, ancak şimdi görüyorum ki bu çok anlamsızmış.
Bir zamanlar hazır olmadığıma inandım, şimdi görüyorum ki bu gerçek değil.

Bir zamanlar daha çok çalışmam ve daha çok meditasyon yapmam gerektiğine, daha içten olmam gerektiğine inanıyordum, ama gördüm ki böyle değilmiş h
ayat bu kadar güç veya zalim değil.
Gerçek olmayan o kadar çok şeye inanmışım ki v
e sonra fark ettim ki, hiçbir şey Ben Olan özgürlüğe engel teşkil edemez.

BU AŞK HERKESİ SEVİYOR 

Ben şimdi buradayım, sizinle konuşuyorum, çünkü bugün bana bir davet geldi ve bu güzel bir girişimdi. O girişim, o davet dünyadaki herkesi çağırıyordu. Dünya barışı için dua edecek kadar etkilenmiş olanları, halihazırda talip olmuş olanlara katılarak duaları ile katkıda bulunmaları için çağırıyordu.

Bu benim kalbimi çok derinden etkiledi çünkü kalbimin içinde tuhaf bir sessizlik ancak kükreyen bir huzur ve aşk var. Ve sevmek için birini aramıyor. Herkesi seviyor.


Hayatında ne yapmış olduğunun önemi yok. Hırsız olmuş olmanın veya yanlış bir şey yapmış olmanın bir önemi yok, veya kendini değer görmemenin. O bütün bunların ötesine bakar. O sadece bizim rüyalarımız. O sizi olduğunuz gibi seviyor. Ben sizi olduğunuz gibi seviyorum. Sağda da, solda da olsanız, sizi seviyorum, politikacı da olsanız, rahip de, dilenci de olsanız, hırsız da. Bu aşk ayrım gözetmiyor.

Bu aşk insanoğlunun kalbinde büyük değişim yaratır. Dünya da büyük değişim yaratır. Biz mucizevi varlıklarız, bu mucizevi bir evren ve muazzam bir hayat. Biz onun bir parçasıyız, biz onun tam ortasındayız. Ben size söylemek isterim ki, ona ilişkin muazzam bir şey var.

Burada olman muazzam bir şey ve içinde bu muazzam güce sahipsin, bu kocaman sevgiye, bu kocaman yetkinliğe. Evet, tabii ki biz aptalca şeyler yapabiliriz. Çok yanlış şeyler yapabiliriz. Çok yıkıcı olabiliriz. Ama bugün ne kadar güzel olabileceğimize odaklanmak istiyorum, ne kadar açık ve nazik olabileceğimize. İhtiyacı olan için çok küçük bir nezaketin bile etkisi çok uzun sürer.


Dünyanın her neresinde iseniz, size sesleniyorum kardeşlerim, kalbinizi açmanız ve sadece şunu demeniz için: “Evet, eğer bu mümkünse bu aşkın hayatımda çiçek açması mümkünse, ve kokusunun herhangi birine ulaşması ve onları biraz olsun mutlu etmesi, ben buna dahilim.

Onu hissediyorsan şayet, bunu içtenlikle hissetmen haricinde, senden daha fazlasını istemiyorum. Ve şimdi gerisini, kendini kalbine çağırmış olduğun rahmete bırak ki, bahsettiğim mucizeleri ortaya çıkarsın. Dolayısıyla sizi bu mesajla bırakmak istiyorum.

Sizi seviyorum. Sizi, kendiniz ve dünyadaki herkes adına seviyorum, her kim iseniz. Ve çok, çok mutluyum, böyle bir şeyin mümkün olmasından dolayı. Birini sevmeniz ya da affetmeniz size bir şeye mal olmaz. Fakat kalbinizi açmanız ve herkese iyilik dilemeniz, her bir kişiye neşe ve mutluluk dilemeniz; ondan daha muazzam bir şey daha yok gerçek kavrayışın neşesi, şefkati ve kardeşlik sevgisi ve merhameti ile dolu ol. Teşekkürler.

Eğer insanlarla birlikte olmayı çok önemsersen gerçek varlığını keşfedemezsin hakikate dayanmayan ilişkiler hiç bir zaman bütünüyle güvenilir değildirler ve nadiren sürdürülebilir kendini keşfe zaman ayırmak, zamanın en iyi biçiminde kullanılmasıdır bunu önceliğine al.

İnsan partner ya da arkadaşlık aramaya düşkünlük göstermemeli, insan kendini bilmeyi ve kendi olmayı aramalı hakikate uyanmaya başladığınızda, hayatın nasılda kendiliğinden güzelce aktığını ve size ne kadar özen gösterildiğini fark etmeye başlarsınız kendini keşfe açık bir insanın fiziksel, duygusal ve ruhsal gereksinimlerine hayat destek olur güven, bunu anlamanız için gözlerinizi açar. teslimiyet kendi sonsuz benliğinizle eriyip birleşmenize izin verir.
Yaratıcı Güç
Bir Güç Her Şeyi Yönetmekte 
Yorum Gönder (0)
Daha yeni Daha eski

EDHO Şu Yalan Dünya

Bahar Candan Dondurma Gibisin

La Casa De Papel Çav Bella

Vis A Vis Doruklara Sevdalandim

Tülay Maciran Melek Yüzlüm

Şemmame--HD--

Büşra Pekin Meyrik

Ertuğrul Polat Koşacaksın