Ruh Nedir İslam Ve İnanışlar
Ruh Nedir ruh’un Mahiyeti Anlaşılabilir mi ruh için aşağıdaki tanımlar yapılır can canlılık nefes Cebrail (A.S..) bir kanun-u zivücud-u harici hariçte müstakil bir varlığı bulunan bir kanun sözler emir aleminden olup, beden ülkesini idare etmesi için kendisine müstakil bir varlık verilen bir kanun bedenden ayrılınca da varlığını devam ettirebilen lâtif bir cisim.Bazı insanlar, Peygamber Efendimiz'e ruhu sordular. cevap vermeyip, vahyi bekledi gelen ayet, gayet netti: “O, rabbimin emrindendir, de.” Ruhun varlığı tasdik ediliyor; fakat mahiyeti açıklanmıyordu. Çünkü, muhatapların söyleneni anlamasına imkân yoktu. Akıl, “emir âleminden” olan bir varlığı kavrayacak kapasitede değildi.
Emir alemi ölçüden, tartıdan, şekilden, renkten uzak varlıkların dünyasıdır. Maddeler için söylenen uzun, kısa, mavi, sarı, yuvarlak, düz, ağır, hafif gibi kelimelerin o âlemde karşılığı yoktur. Ölçülere mahkûm akıllar, ölçülemeyeni nasıl anlasın?
Hadiste “Kendini bilen, Rabb'ini bilir.” buyruluyor. Bir büyük mütefekkirimiz de, “Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku...” diyor. Şu halde, insanın kendini tanımaya çalışması şart. Kendimizden giderek O'na ulaşacağız!
Ruh hakkında neler biliyoruz?
Ruhun kendisini bilemiyoruz. Ancak bazı özelliklerinden söz edebiliriz. beden, anne karnında belli bir olgunluğa erişince, ruh verilir ruh, sonradan yaratılmıştır; ama ebedîdir. birdir, bölünmez, parçalara ayrılmaz. İcraatıyla ve tesirleriyle bedenin her yerinde bulunur; fakat mekânı yoktur bedenin içinde olmadığı gibi, dışında da değildir.
Bütün işleri aynı anda idare eder; bir iş, diğerine engel olmaz. O, tabiattaki kanunlara benzer. Örneğin, bir yerçekimi kanunu, hayat ve şuûr sâhibi olsaydı; ruh özelliği kazanırdı ruh, şuûruyla fark eder, aklıyla anlar, vicdânıyla tartar, karar verir, hayâliyle plânlar yapar, hâfızasıyla bilgi depolar, kalbiyle sever. Onun sayılamayacak kadar çok kabiliyeti vardır.
Bunların bir kısmı da maddî uzuvlarla ortaya çıkar. ruh, eliyle tutar, gözüyle görür, kulağıyla işitir, ayağıyla yürür... Bedende bulunduğu sürece bedene muhtaçtır. Faaliyetleri, bedenle sınırlıdır. Ölüm, onun beden zindanından kurtulup, hürriyetine kavuşmasıdır. O zaman bedene ihtiyâcı kalmaz. Gözsüz görür, kulaksız işitir, beyinsiz düşünür. Mahşere kadar bedensiz bekler. Ahirette yeniden ve yeni bir bedene kavuşur.
Ruh insana hayat veren ve onu düşünen, anlayan, idrak eden bir kişi haline sokan maddi olmayan, ölümsüz varlık. İnsanlık tarihinin belki de ilk dönemlerine kadar uzanan ve insanları üzerinde düşündürmeye sevk eden ruh. Ruh hakkında ayet ve hadisler dışında ileri sürülen bütün görüşler kabule ve redde açıktır. Çünkü mutlak bilgi anlamında bir bağlayıcılıkları yoktur.
Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir İsra Suresi 85 ayetindeki ruhtan, insanı canlı kılan ruhun kastedilmediğini ve dolayısıyla, insanın ruhu hakkında alimlerin konuşmalarının caiz olduğunu ileri sürenlerin, ruh hakkında ortaya koymuş oldukları görüşler, hiçbir zaman ruhun mahiyetinin gerçekliği hakkında ne tatmin edici olmuştur ve ne de aklın ve hayalin ürünü olmaktan ileri gitmişlerdir.
Bütün işleri aynı anda idare eder; bir iş, diğerine engel olmaz. O, tabiattaki kanunlara benzer. Örneğin, bir yerçekimi kanunu, hayat ve şuûr sâhibi olsaydı; ruh özelliği kazanırdı ruh, şuûruyla fark eder, aklıyla anlar, vicdânıyla tartar, karar verir, hayâliyle plânlar yapar, hâfızasıyla bilgi depolar, kalbiyle sever. Onun sayılamayacak kadar çok kabiliyeti vardır.
Bunların bir kısmı da maddî uzuvlarla ortaya çıkar. ruh, eliyle tutar, gözüyle görür, kulağıyla işitir, ayağıyla yürür... Bedende bulunduğu sürece bedene muhtaçtır. Faaliyetleri, bedenle sınırlıdır. Ölüm, onun beden zindanından kurtulup, hürriyetine kavuşmasıdır. O zaman bedene ihtiyâcı kalmaz. Gözsüz görür, kulaksız işitir, beyinsiz düşünür. Mahşere kadar bedensiz bekler. Ahirette yeniden ve yeni bir bedene kavuşur.
Ruh insana hayat veren ve onu düşünen, anlayan, idrak eden bir kişi haline sokan maddi olmayan, ölümsüz varlık. İnsanlık tarihinin belki de ilk dönemlerine kadar uzanan ve insanları üzerinde düşündürmeye sevk eden ruh. Ruh hakkında ayet ve hadisler dışında ileri sürülen bütün görüşler kabule ve redde açıktır. Çünkü mutlak bilgi anlamında bir bağlayıcılıkları yoktur.
Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir İsra Suresi 85 ayetindeki ruhtan, insanı canlı kılan ruhun kastedilmediğini ve dolayısıyla, insanın ruhu hakkında alimlerin konuşmalarının caiz olduğunu ileri sürenlerin, ruh hakkında ortaya koymuş oldukları görüşler, hiçbir zaman ruhun mahiyetinin gerçekliği hakkında ne tatmin edici olmuştur ve ne de aklın ve hayalin ürünü olmaktan ileri gitmişlerdir.
Çünkü bilgi verilmeyen konu, tamamıyla gayb alemiyle ilgilidir ve gayba dair bilgileri de Allah'tan başka kimsenin bilmesi söz konusu değildir.
Ruh çağırma ruhun varlığını kabul eden fakat hakkında sapık ve gerçek dışı bir anlayışa sahip olan kimseler, ölmüş insanların ruhlarıyla irtibat kurulabileceğini ve böylece, gayb aleminden bilgi alınabileceğini ileri sürmüşlerdir.
Ruh çağırma ruhun varlığını kabul eden fakat hakkında sapık ve gerçek dışı bir anlayışa sahip olan kimseler, ölmüş insanların ruhlarıyla irtibat kurulabileceğini ve böylece, gayb aleminden bilgi alınabileceğini ileri sürmüşlerdir.
Bu kimseler düzenlemiş oldukları ruh çağırma seanslarıyla insanları kandırmakta ve onların cehaletlerinden istifade ederek menfaat elde etmektedirler. Ruh, Allah Teala'nın emrinde ve denetiminde olan bir varlıktır.
Onun insanlar tarafından çağrılıp bazı istekler yerine getirmesinin mümkün olduğuna inanmanın hiç bir dayanağı yoktur peki İslam'dan önce ve hala İslam dışındaki inanışlarla başlayalım ruh hakkında bilinenlere, bilindi sanılanlara.
Eski Mısır ve Çinliler, ikili rûh inancına sahiptiler. Mısırlılar, ölümden sonra bir ruhun cesedin yanında kaldığına, diğerinin ise ölüler diyarına gittiğine inanırlardı çinliler, insanın ölümüyle birlikte kaybolan bir rûhu yanında ölümden sonrada yaşayan ve kendisine tapınılması gereken üstün bir ruhun (Hun) varlığına inanmaktaydılar.
Yunan felsefesinde ruh kavramının içerdiği anlam, dönmelere ve felsefi akımlara göre değişmiştir. Epikuruscular, rûhun beden gibi atomlardan meydana geldiğini ileri sürerlerken, Platoncular ise, ruhu ilahlarla soy birliğine sahip, madde ve cisimden soyut bir tözsel ilke olarak kabul ediyorlardı.
Hıristiyanlıktaki ruh anlayışı, antik batının putperest etkisiyle vahiy gerçeğinden farklı bir platforma oturtulmuştur. Mesela, Allah bir ruh olarak telakki edilir ve Ruhu'l-Kudüs (Cebrail), teslis inancının bir unsuru olarak Allah'a şirk koşulur. Öte taraftan, insanlara ait ruhlar konusunda da bir takım gerçek dışı ve mesnetsiz iddialar ortaya atılmıştır. Misal olarak vermek gerekirse, İncil'de "Ruh, rüzgar gibi, istediği yere eser. Rab ile birleşen onunla bir ruh olur
Bazı dinlerde, ölümsüz olan ruhların bir beden den başka bir bedene geçtiğine inanılmaktadır. Ruh göçü (Reenkarnasyon) denilen bu inanışa göre, ölen bir kimsenin ruhu tekrar bir bedenle dünyaya döner ve bu sonsuza dek böyle sürer. Hint inançlarında yer etmiş bu düşünce Mısır'da da yaygındı. Antik Yunan filozoflarından Pyhtagoras, ruj göçüne inanmakta, Platon ise bilginin önceki yaşamdan kalan bir birikim olduğu iddiasını desteklemek için ruh göçünü delil olarak ileri sürmekteydi.
Mutlu olmak istiyorsak, hayatın cisimde değil, ruhta olduğuna inanmalıyız. (Tolstoy)
Bizi şartlardan çok, ruh yapımız mutlu kılar. (Voltaire)
Ruhu öldürmek, cismi öldürmekten daha büyük bir cinayettir. (Gerhart Hauptmann)
İnsan ruha bakmalı, güzel bir vücutta güzel bir ruh olmazsa neye yarar. (Euripidies)
Gören, duyan yalnız ruhtur, geri kalan her şey sessiz ve sağırdır. (Epicharm)
Ruhun da vücut gibi ihtiyaçları vardır. (Rousseau)
Basit bir ruh mutluluklarla övünür, felaketlerle de yere serilir. (Epicure)
Kur'an-ı Kerim'de Rûh
Allah Teala, Hz.Adem'le başlayıp Hz.Muhammed (s.a.s) ile son bulan vahiy süreci içersinde insan oğluna bir çok gaybi meselede bilgilendirmiştir. Madde dışı aleme dair bilgilerden sağlıklı ve güvenilir olanı sadece Allah'ın peygamberleri aracılığıyla insanlara ulaştırmış olduğu bilgilerdir.
Kur'an-ı Kerim'de Ruh Kaç Anlamda Kullanılmıştır.
1... Allah Teala, Hz.adem (a.s.)'ın cesedini topraktan şekillendirdikten sonra ona kendi ruhundan üflemiş ve böylece Adem (a.s.) hayat kazanmıştır. Yine insanı ana rahminde yarattıktan sonra, ona kendi ruhundan üflemiş ve onu ruh sahibi bir insan haline getirmiştir.
O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır. Sonra onun zürriyetini, dayanıksız bir suyun özünden üretmiştir. Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir... (Secde Suresi 7-9)
Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratmaktayım." "Onu tesviye edip, düzeltip de ruhumdan ona üfledim mi derhal ona secdeye kapanın." (Sad Suresi 71-72)
2... Ruh kelimesi Cebrail (A.S.)'ın karşılığı olarak kullanılmaktadır. Bu anlamda "Ruhu'l-Kudüs" ve Ruhul-Emin" terkipleri ile geçmektedir.
Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da mucizeler verdik. Ve onu, Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. .....(Bakara Suresi 87)
Muhakkak ki o (Kur'an) âlemlerin Rabbinin indirmesidir. (Resûlüm!) Onu Rûhu'l-Emîn (Cebrail) indirdi..Senin kalbine; uyarıcılardan olman için. (Şura Suresi 192-194)
3... Ruh kelimesi ile Allah Teala'nın vahyi yani ayetleri kastedilir.
Allah meleklerini, vahyi (ruh) ile kullarından dilediğine göndererek...(Nahl Suresi 2)
Değişik tuhaf yaratılışlı bir melek. cesede hayat veren şey. (Fahreddin er-Razi, Tefsirül-Kebir)
İnsanı canlı kılan bu ruhun mahiyeti, insandan bedeninde gördüğü fonksiyonu, cisimle birleşmesinin şekli ve bağlantısı Allah'tan başka hiç bir kimse tarafından bilinemez.
Kurtubi Ruh, yüce, nurani ve hayat sahibi bir varlıktır. Ancak, duyu organlarıyla hissedilebilecek cisimler gibi değildir. Bir anlamda, suyun gül içinde dolaşması gibidir. Bedende dolaştığı müddetçe ona bağlı olarak tüm organlara hayat verir. (Alusi ve Ibn Kayyım el-Cezviyye)
Allah Teala, kıyamet gününe kadar Adem (a.s.) dan olacaklarının tamamını huzurunda toplamış, önce onları ruh haline getirmiş, sonra onlara şekil vermiş ve de onları kendi nefisleri üzerine şahit tutarak Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sormuştu. (Ibni Kesir,
Hadislerle Kur'an-ı Kerim Tefsiri
Ruh, anlayan, idrak eden ve kelama muhatap olup cevap verebilen kişilik kazanmış yapıdadır.
İlim erbabı, ruhların bedenlerden önce olduğu ve Allah'ın onları konuşturup şahit kıldığı hususunda ittifak etmişlerdir. (Ebu Hureyre r.a.)
Ölüm meleği tarafından ruh kabzolunur, bedenden geri alınır, kıyamet gününe kadar geçici olarak kalacağı alemde "Berzah Alemi" alıkonulur. Dünya ile ahiret arasında bir geçiş olan Berzah Alami'nin mahiyetini ancak Allah Teala bilmektedir. Ancak, Berzah Aleminde ceza veya mükafat ruhlar üzerinde etkili olur. Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya
Cehennem çukurlarından bir çukurdur. (Tirmizî)
Ruhlar beka (süreklilik) için yaratılmışlardır. Ölen, insanın cesedidir. Ruh, bedenden ayrıldıktan sonra, kıyamet günüde tekrar bedenine dönünceye kadar, Allah'ın nimet ve azabına muhatap olacaktır.
ruhun, bedene girmeden önce belirli bir şekle sahip olup olmadığı ve durumu hakkında insanoğlunun hiç bir bilgisi yoktur.
Ruh, bedenle birlikte gelişir, olgunlaşır ve kişilik kazanır. Zaman bedeni yıpratır, fakat ruh zamanın yıpratıcılığından etkilenmez. Kişinin iyi işleri, ibadetleri ruhu güzelleştirir, kuvvetlendirir ve olgunlaştırır. Kötü ameller ise aksi tesir yapar.
Ruh insan şeklindedir. (Ibn Kayyim, Kitabu'r-Ruh)
İyi amelle beslenmiş ruh, dünyadaki şeklinden daha mükemmel, daha parlak daha nurlu olmakta, ibadeti vücuduna ruh olarak yansımaktadır.
Ruhlar bedenlerden daha net birbirinden ayrılırlar. Bedenlerin birbirine benzemesi, ruhların birbirine benzemesinden daha fazladır. Yüce ruhlar, melekler bir beden içinde bulunmadan birbirinden ayırt edildiğine, cinler de yine birbirinden farklı olduğuna göre; bir beden içinde gelişen insan ruhları da elbette birbirinden farklıdır ve ayırt edici özelliklerini korurlar. (Ibn Kayyım el-Cezviyye)
Ruh, kabirde cesede girecektir. Yalnız bu bedene hayat verme şeklinde değildir. Kabirde ruhun cesetle irtibatı, uykuda bedenle irtibatı gibidir. (El-Cevahir fi Tefsiri'l Kurân)
Hadis-i Şeriflerde Ruh
Ruhlar toplu cemaatlerdir. Onlardan birbiriyle tanışanlar kaynaşır, tanışmayanlar ayrılır. (Buhârî)
Şüphesiz sizden birinizin teşekkülatı annesinin karnında kırk günde toplanır. Sonra orada o kadar bir müddette pıhtı olur. Sonra o kadar müddette orada bir parça et haline gelir. Sonra,
Allah, ona bir melek gönderir. Meleke, "Amelini, ecelini, rızkını, şaki veya said olacağını yazması şeklinde dört kelime emr olunur. Sonra da ona ruh üflenir... (Buhârî)
Allah Teala, Adem'i yarattığında sırtını sıvazlamış ve kıyamet gününe kadar Allah Teala'nın onun onun zürriyetinden yaratacağı her insan onun sırtından düşmüştür.(Ibni Kesir, a.g.e.)
Ölenin gözü, alınan ruhunun ardından bakakalır. Melek kabzolunan ruhun elinden tutar, bu sırada yeryüzünde benzeri görülmemiş bir koku meydana gelir müminin ruhu çıktığı vakit, onu iki melek karşılar, yukarıya çıkarırlar sema ehli güzel bir ruh yer tarafından geldi. Allah sana ve yaşattığın cesede salat eylesin derler peşinden onu
Rabbine götürürler gerçekten ölü kabrine konulduğu vakit, kendisini getirenlerin oradan ayrılırken ayakkabılarının seslerini pekala işitir.
Ruh Nedir İslam Alemindeki İnanışlar |
Ruh Hakkında İslam Dışı İnançlar
Eski Mısır ve Çinliler, ikili rûh inancına sahiptiler. Mısırlılar, ölümden sonra bir ruhun cesedin yanında kaldığına, diğerinin ise ölüler diyarına gittiğine inanırlardı çinliler, insanın ölümüyle birlikte kaybolan bir rûhu yanında ölümden sonrada yaşayan ve kendisine tapınılması gereken üstün bir ruhun (Hun) varlığına inanmaktaydılar.
Yunan felsefesinde ruh kavramının içerdiği anlam, dönmelere ve felsefi akımlara göre değişmiştir. Epikuruscular, rûhun beden gibi atomlardan meydana geldiğini ileri sürerlerken, Platoncular ise, ruhu ilahlarla soy birliğine sahip, madde ve cisimden soyut bir tözsel ilke olarak kabul ediyorlardı.
Hıristiyanlıktaki ruh anlayışı, antik batının putperest etkisiyle vahiy gerçeğinden farklı bir platforma oturtulmuştur. Mesela, Allah bir ruh olarak telakki edilir ve Ruhu'l-Kudüs (Cebrail), teslis inancının bir unsuru olarak Allah'a şirk koşulur. Öte taraftan, insanlara ait ruhlar konusunda da bir takım gerçek dışı ve mesnetsiz iddialar ortaya atılmıştır. Misal olarak vermek gerekirse, İncil'de "Ruh, rüzgar gibi, istediği yere eser. Rab ile birleşen onunla bir ruh olur
Bazı dinlerde, ölümsüz olan ruhların bir beden den başka bir bedene geçtiğine inanılmaktadır. Ruh göçü (Reenkarnasyon) denilen bu inanışa göre, ölen bir kimsenin ruhu tekrar bir bedenle dünyaya döner ve bu sonsuza dek böyle sürer. Hint inançlarında yer etmiş bu düşünce Mısır'da da yaygındı. Antik Yunan filozoflarından Pyhtagoras, ruj göçüne inanmakta, Platon ise bilginin önceki yaşamdan kalan bir birikim olduğu iddiasını desteklemek için ruh göçünü delil olarak ileri sürmekteydi.
Mutlu olmak istiyorsak, hayatın cisimde değil, ruhta olduğuna inanmalıyız. (Tolstoy)
Bizi şartlardan çok, ruh yapımız mutlu kılar. (Voltaire)
Ruhu öldürmek, cismi öldürmekten daha büyük bir cinayettir. (Gerhart Hauptmann)
İnsan ruha bakmalı, güzel bir vücutta güzel bir ruh olmazsa neye yarar. (Euripidies)
Gören, duyan yalnız ruhtur, geri kalan her şey sessiz ve sağırdır. (Epicharm)
Ruhun da vücut gibi ihtiyaçları vardır. (Rousseau)
Basit bir ruh mutluluklarla övünür, felaketlerle de yere serilir. (Epicure)
Kur'an-ı Kerim'de Rûh
Allah Teala, Hz.Adem'le başlayıp Hz.Muhammed (s.a.s) ile son bulan vahiy süreci içersinde insan oğluna bir çok gaybi meselede bilgilendirmiştir. Madde dışı aleme dair bilgilerden sağlıklı ve güvenilir olanı sadece Allah'ın peygamberleri aracılığıyla insanlara ulaştırmış olduğu bilgilerdir.
Kur'an-ı Kerim'de Ruh Kaç Anlamda Kullanılmıştır.
1... Allah Teala, Hz.adem (a.s.)'ın cesedini topraktan şekillendirdikten sonra ona kendi ruhundan üflemiş ve böylece Adem (a.s.) hayat kazanmıştır. Yine insanı ana rahminde yarattıktan sonra, ona kendi ruhundan üflemiş ve onu ruh sahibi bir insan haline getirmiştir.
O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır. Sonra onun zürriyetini, dayanıksız bir suyun özünden üretmiştir. Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir... (Secde Suresi 7-9)
Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratmaktayım." "Onu tesviye edip, düzeltip de ruhumdan ona üfledim mi derhal ona secdeye kapanın." (Sad Suresi 71-72)
2... Ruh kelimesi Cebrail (A.S.)'ın karşılığı olarak kullanılmaktadır. Bu anlamda "Ruhu'l-Kudüs" ve Ruhul-Emin" terkipleri ile geçmektedir.
Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da mucizeler verdik. Ve onu, Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. .....(Bakara Suresi 87)
Muhakkak ki o (Kur'an) âlemlerin Rabbinin indirmesidir. (Resûlüm!) Onu Rûhu'l-Emîn (Cebrail) indirdi..Senin kalbine; uyarıcılardan olman için. (Şura Suresi 192-194)
3... Ruh kelimesi ile Allah Teala'nın vahyi yani ayetleri kastedilir.
Allah meleklerini, vahyi (ruh) ile kullarından dilediğine göndererek...(Nahl Suresi 2)
Ruh Hakkında İslam Alemindeki İnanışlar
Değişik tuhaf yaratılışlı bir melek. cesede hayat veren şey. (Fahreddin er-Razi, Tefsirül-Kebir)
İnsanı canlı kılan bu ruhun mahiyeti, insandan bedeninde gördüğü fonksiyonu, cisimle birleşmesinin şekli ve bağlantısı Allah'tan başka hiç bir kimse tarafından bilinemez.
Kurtubi Ruh, yüce, nurani ve hayat sahibi bir varlıktır. Ancak, duyu organlarıyla hissedilebilecek cisimler gibi değildir. Bir anlamda, suyun gül içinde dolaşması gibidir. Bedende dolaştığı müddetçe ona bağlı olarak tüm organlara hayat verir. (Alusi ve Ibn Kayyım el-Cezviyye)
Allah Teala, kıyamet gününe kadar Adem (a.s.) dan olacaklarının tamamını huzurunda toplamış, önce onları ruh haline getirmiş, sonra onlara şekil vermiş ve de onları kendi nefisleri üzerine şahit tutarak Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sormuştu. (Ibni Kesir,
Hadislerle Kur'an-ı Kerim Tefsiri
Ruh, anlayan, idrak eden ve kelama muhatap olup cevap verebilen kişilik kazanmış yapıdadır.
İlim erbabı, ruhların bedenlerden önce olduğu ve Allah'ın onları konuşturup şahit kıldığı hususunda ittifak etmişlerdir. (Ebu Hureyre r.a.)
Ölüm meleği tarafından ruh kabzolunur, bedenden geri alınır, kıyamet gününe kadar geçici olarak kalacağı alemde "Berzah Alemi" alıkonulur. Dünya ile ahiret arasında bir geçiş olan Berzah Alami'nin mahiyetini ancak Allah Teala bilmektedir. Ancak, Berzah Aleminde ceza veya mükafat ruhlar üzerinde etkili olur. Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya
Cehennem çukurlarından bir çukurdur. (Tirmizî)
Ruhlar beka (süreklilik) için yaratılmışlardır. Ölen, insanın cesedidir. Ruh, bedenden ayrıldıktan sonra, kıyamet günüde tekrar bedenine dönünceye kadar, Allah'ın nimet ve azabına muhatap olacaktır.
ruhun, bedene girmeden önce belirli bir şekle sahip olup olmadığı ve durumu hakkında insanoğlunun hiç bir bilgisi yoktur.
Ruh, bedenle birlikte gelişir, olgunlaşır ve kişilik kazanır. Zaman bedeni yıpratır, fakat ruh zamanın yıpratıcılığından etkilenmez. Kişinin iyi işleri, ibadetleri ruhu güzelleştirir, kuvvetlendirir ve olgunlaştırır. Kötü ameller ise aksi tesir yapar.
Ruh insan şeklindedir. (Ibn Kayyim, Kitabu'r-Ruh)
İyi amelle beslenmiş ruh, dünyadaki şeklinden daha mükemmel, daha parlak daha nurlu olmakta, ibadeti vücuduna ruh olarak yansımaktadır.
Ruhlar bedenlerden daha net birbirinden ayrılırlar. Bedenlerin birbirine benzemesi, ruhların birbirine benzemesinden daha fazladır. Yüce ruhlar, melekler bir beden içinde bulunmadan birbirinden ayırt edildiğine, cinler de yine birbirinden farklı olduğuna göre; bir beden içinde gelişen insan ruhları da elbette birbirinden farklıdır ve ayırt edici özelliklerini korurlar. (Ibn Kayyım el-Cezviyye)
Ruh, kabirde cesede girecektir. Yalnız bu bedene hayat verme şeklinde değildir. Kabirde ruhun cesetle irtibatı, uykuda bedenle irtibatı gibidir. (El-Cevahir fi Tefsiri'l Kurân)
Hadis-i Şeriflerde Ruh
Ruh Nedir |
Ruhlar toplu cemaatlerdir. Onlardan birbiriyle tanışanlar kaynaşır, tanışmayanlar ayrılır. (Buhârî)
Şüphesiz sizden birinizin teşekkülatı annesinin karnında kırk günde toplanır. Sonra orada o kadar bir müddette pıhtı olur. Sonra o kadar müddette orada bir parça et haline gelir. Sonra,
Allah, ona bir melek gönderir. Meleke, "Amelini, ecelini, rızkını, şaki veya said olacağını yazması şeklinde dört kelime emr olunur. Sonra da ona ruh üflenir... (Buhârî)
Allah Teala, Adem'i yarattığında sırtını sıvazlamış ve kıyamet gününe kadar Allah Teala'nın onun onun zürriyetinden yaratacağı her insan onun sırtından düşmüştür.(Ibni Kesir, a.g.e.)
Ölenin gözü, alınan ruhunun ardından bakakalır. Melek kabzolunan ruhun elinden tutar, bu sırada yeryüzünde benzeri görülmemiş bir koku meydana gelir müminin ruhu çıktığı vakit, onu iki melek karşılar, yukarıya çıkarırlar sema ehli güzel bir ruh yer tarafından geldi. Allah sana ve yaşattığın cesede salat eylesin derler peşinden onu
Rabbine götürürler gerçekten ölü kabrine konulduğu vakit, kendisini getirenlerin oradan ayrılırken ayakkabılarının seslerini pekala işitir.