Ellerimden Çıkmıyor Ellerinin İzi: Ayrılığın Dokunuşu
Bazen biri gider, ama dokunuşu kalır. Şehirler değişir, mevsimler geçer ama o elin sıcaklığı, avuç içinizdeki o hayali iz silinmez. "Ellerimden çıkmıyor ellerinin izi" diyen bu şiir, tam da o unutulamayan teması, yalnızlığın siren seslerini ve gecenin çağrısını anlatıyor.
🌑 Şiirin Ruhu
Bu şiir; sadece fiziksel bir ayrılığı değil, ruhsal bir kopuşun imkansızlığını anlatır. Yazar, "hüzün avcısı" olduğunu kabul ederek, geceyle ve yalnızlıkla yüzleşir.
📜 Ellerimden Çıkmıyor Ellerinin İzi
Ellerimden çıkmıyor ellerinin izi,
Yalnızlık çalarken sirenlerini,
Sensiz duygular da anlamsız...
Nasıl yığdın aramıza,
Bunca dağı, ovayı, denizi?
Ayaklarıma dolaşıyor gözyaşlarım,
Özlem yine dizi dizi...
Sular akmıyor,
Sevişmeler yakmıyor tenimizi.
Ben hüzün avcısıyım bilirsin,
Bu yakınmalar kendime,
Sen üstüne alınma...
Yalnız da çoğaltırım gizi.
Gece beni çağırıyor bak,
Şimdi dalarım cadde sokak,
Yüreğimde gecikmiş boşluk,
Ellerimde ellerinin izi.
💭 Mısraların Ardındaki Duygular
🌊 Mesafeler
"Bunca dağı, ovayı, denizi" dizesi, araya giren mesafelerin sadece kilometreler olmadığını, kalplerin ne kadar uzaklaştığını simgeler. En büyük mesafe, artık hissedilmeyen sevgidir.
🌃 Gece ve Sokaklar
Şairin sığınağı gecedir. "Gece beni çağırıyor" derken, kalabalıkların içindeki yalnızlıktan kaçıp, kendi karanlığında huzur bulmaya çalışır.
Hüzün Avcısı: Şiirdeki "Ben hüzün avcısıyım" itirafı, aslında acıyı kabulleniştir. Kaçmak yerine, o acıyı yaşayarak, ellerindeki izin silinmemesini isteyerek var olmayı seçer.
![]() |
| Yüreğimde gecikmiş boşluk, ellerimde ellerinin izi |
